Bölüm 21

570 11 0
                                    

JASMİNE

Aklımda bir sürü düşünceyle bir ileri bir geri volta atıyordum.


Theodore'un beni kanadın diğer tarafındaki, mutfağa bağlı büyük yemek salonuna götürmesinin üzerinden bir hafta geçmişti.

Sherry daha sonra, buranın önce girmemize izin verilmeyen batı kanadında olduğunu, orada toplandığımızı söylemişti.

Klasik siyah kıyafetler giymiş, ellerini önlerinde kavuşturmuş kadın ve erkekleri gördüğümde şok olmuştum. Hatta başlarını saygıyla eğmişlerdi.

Bir hafta boyunca kimseyle konuşamadım. Yaşadıklarımın ağırlığıyla başa çıkamıyordum, molaya ihtiyacım vardı. Theodore'un herkesin üzerinde bu denli güç sahibi olması beni derinden sarsmıştı.

"Jasmine..." ~Volta atmayı bırakıp ona döndüm. Epeydir ona yüz vermiyordum, nihayet bugün beni odasına kaçırmaya karar vermişti.

Bana ilişkimizi herkese açıklayacağına dair imada dahi bulunmamıştı. Bu malikânenin adının Miele Sarayı ~olduğunu bile bilmiyordum.

Bana Madam Miele dediğinde kafam karışmıştı, sebebini anlamaya çalışıyordum.

Hizmetliler önümde eğilmeden önce gözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmıştı. Böyle bir şeye filmler haricinde hiç tanık olmamıştım.

"Bana neden Madam Miele dedin? Ben Madam Miele değilim," dedim.

Hiçbir şey söylemedi, bacak bacak üstüne atmış, çenesi avucunda, gözlerini bana dikmiş bir halde berjer koltukta oturuyordu.

"Ve neden bütün bunlar kulağa şey geliyor-" Doğru kelimeyi bulmaya çalıştım.

"Fransız,~" dedim. Açıkçası Jeffersonlar ya da Theodore hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Onları internette araştırmaya çalışmıştım ama Birleşik Devletler'deki işleriyle ilgili bilgiler dışında hiçbir şey bulamamıştım.

Theodore'un Birleşik Devletler'de bir evi vardı. Kendisi hakkındaki bilgiler Birleşik Devletler'e taşındığı ve işlerinin büyüdüğü yönündeydi.

Ailesi ya da özel hayatıyla ilgili hiçbir bilgi yoktu. Belli ki Birleşik Krallık'ta olduğunu bilmiyorlardı.

Bu malikâneden de haberleri yoktu. Onu gerçekten merak ediyordum. Cevaplara ihtiyacım vardı.

"Bana cevap ver."


"Neden beni görmezden geliyorsun?" diye sordu karşılığında.


"Önce ben sordum."

"Beni neden görmezden geldiğini söylersen sorularına cevap veririm." Ona boş boş baktım, o da aynı şekilde karşılık verdi. Ben sonunda derin bir nefes vererek pes ettim.

"Çünkü kafamı çok karıştırıyorsun. Ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum, sen de benim hakkımda her şeyi biliyormuşsun gibi hissediyorum. Neden sanki krallarıymışsın gibi önünde başlarını eğdiklerini bile anlamıyorum."

"Hiç mantıklı gelmiyor. Sonra herkesin önünde yemek pişiriyorsun, haliyle hayretler içinde seni izliyorlar. Neden onların önünde yemek yaptın ki?"

Nefes alarak saçmalamayı bıraktım. "Açıkla, yoksa delireceğim."

"Fransız gibi konuştular çünkü ben Fransız'ım. Soyum Capet hanedanına dayandığından önümde eğilerek beni selamladılar ve kraliyet ailesindenmişim gibi davrandılar."

Gece ÇökünceWhere stories live. Discover now