Bölüm 18

620 13 0
                                    

JASMİNE

"Ah, kahretsin!"


Şaşkın bir vaziyette Theodore'un sırtından indim.

Thea kapının önünde duruyordu, yalnız değildi. Yanında sınıfından bir arkadaşı vardı. Çocuğu hatırladım; sevmediği sınıf arkadaşıydı.

Çocuk ona boş boş bakarken o da çocuğa ters ters bakıyordu. Theodore ikisine doğru yürürken ben olduğum yerde kalakaldım.

Theodore çocuğu Thea'dan uzaklaştırarak "Kızımı öpmek için kimden izin aldın?" diye sordu. Thea'nın sırtı bize dönüktü.

Thea'nın gözleri fal taşı gibi açılınca, gülümsememi bastırmak için dudaklarımı ısırdım.

Anlaşılan Theodore çalışma odasının önünde duran ikiliyi görünce durmuştu. Ben gözlerimi açtığımda çocuk eğilmiş, Thea'yı dudaklarından öpüyordu.

"Baba?" dedi Thea, büyük bir şaşkınlıkla. Theodore çocuğa ters ters, çocuk da Theodore'a boş boş bakıyordu.

Onlara doğru yürüyüp elimi Thea'nın omzuna koydum. "Selam, Thea. Kahvaltını yaptın mı?"

"Merhaba, Çiçek. Evet, yaptım," diye cevap verirken gözlerinden korku akıyordu.

"Arkadaşını babanla tanıştırmayacak mısın?" diye sordum.

Theodore hemen, "Onunla arkadaşlık etme; bu çocuktan uzak dur," dedi. Gözlerimi devirip ona baktım.

"Haydi ama. Thea'ya âşık galiba. Ve çok tatlı..." dedim çocuğa bakarak.

Ben "Merhaba, Anders,~" deyince önce küçük kaşları şaşkınlıkla çatıldı, sonra tekrar somurttu.

Bana selam vermeyince canım sıkıldı. Onun bu hallerini sınıftan çok iyi biliyordum.

"Ona gelmemesini söyledim ama beni dinlemeyip benimle birlikte arabaya bindi. Mick'le Sherry ne kadar uğraştılarsa da arabadan inmedi, mecburen birlikte geldik," diye açıkladı Thea.

"Kötü olmuş, Thea. Eğer seninle oynamak ya da eve gelmek istediyse, onu davet etmeliydin. Ona gelmemesini söylememeliydin. Anders'ten özür dile," dedim Thea'ya.

Suratını asarak başını çevirip zaten kendisine bakmakta olan Anders'e baktı. "Özür dilerim."

"Yemek yedin mi Anders?" diye sordum gülümseyerek, oysa başım çatlayacak gibi ağrıyordu.

Bana baktı ama bir şey söylemedi. O küçük hesapçı gözleriyle beni izliyordu. Şu küçük Lucifer...

Kaşlarımı kaldırınca, o da başını salladı. Bakışlarım sabırsız görünen Theodore'a kaydı.

"Kahvaltını ve kahveni hazırlayıp getireceğim," dedim ona.

Tanrı'ya şükür Mick, Sherry ya da Iris burada değildi. Thea'yla Anders de bizi birlikte görmüş olamazlardı.

Tek derdim Thea'nın kıyafetlerimizi fark etmemesi, dışarıda ne yaptığımızı sormamasıydı. Anders'e baktığımda yüzünde küçük bir gülümseme gördüm.

Sanki neler düşündüğümü biliyor gibiydi. Gözlerimi kaçırıp Thea'nın elini tuttum.

"Haydi gidip kahvaltı hazırlayalım." Thea beni takip etmeden önce Anders'e ters ters baktı.

Mutfağa vardığımızda baş ağrım feciydi, kahvaltıyı nasıl hazırlayacağımı bilmiyordum.

Sürpriz bir şekilde yemek masası hazırlanmış, donatılmıştı. Arkamı dönüp bizi takip eden Theodore'a baktım.

Gece ÇökünceWhere stories live. Discover now