Bölüm 7

408 7 0
                                    

JASMİNE

Arkadaşlarıyla konuşan Thea'ya "Hazırsan gidelim mi?" diye seslendim.

"Beş dakika daha kalabilir miyiz?" diye sordu suratını asarak.

"Klamayız tatlım. Eve zmanında dönmezsek baban çok kızar," dedim üzülerek.

"Peki." Ben elini tutarken, o da arkadaşlarına dönüp el salladı. Tam bir adım atmıştım ki bir ses duyunca durdum.

"Bayan Jasmine, gidiyor musunuz?" Liam'a gülümsedim. O da benim gibi bir öğretmendi... Bana sorarsanız sevimli bir öğretmen...

~

"Evet, Bay Liam. Gitmem gerek. Yolum epey uzun."

Gözleri hüzünlendi. "Yaa... Okul çıkışında kahve içebiliriz diye düşünmüştüm."

Ayy...

~

"Kusura bakmayın, Bay Liam. Belki başka zaman." Thea elimden çekerken Liam'a gülümseyerek baktım, ama o kaşlarını çatmıştı.

Bakışları Thea'ya kaydı. O kadar şaşırmıştı ki hiçbir şey soramadı.

"Kusura bakmayın, Bay Liam. Gitmem gerekiyor," dedim telefonum çalarken. İti an çomağı hazırla...

~

Telefonu açtım, okuldan çıktığımızı, eve doğru yola koyulacağımızı söyledim. Bir an nce yola çıkmak  için tekefonla konuşurken bir yandan da park alanına doğru yürüyordum.

Thea'nın kapısını açıp ön koltuğa oturmasına yardım ettim. Sürücü tarafınna geçmeden önce emniyet kemerini taktım.

Yola çıktığımızda. "İlk günün nasıldı, Thea?" diye sordum. Kafamı bir anlığına ona çevirdiğimde çatık kaşlarının gevşediğini gördüm.

"Çiçek! Çok hoşuma gitti. Sınıf arkadaşlarım bana çok iyi davrandılar. Hepsiyle arkadaş olduk. En sevdiğim rengi, kaç oyuncak bebeğim olduğunu bile sordular."

"Hatta en sevdiğimiz Disney prenseslerinden bahsettik. Skylar Moana'yı sevdiğini söyledi..." Ben onu dikkatle dinlerken o heyecanla konuşmaya devam ediyordu.

Ben de günümün nasıl geçtiğini düşündüm. Dürüst olmak gerekirse, çocuklara öğretmenlik yapacağımı hiç düşünmemiştim ama yine de mutluydum. Çocuklar çok usluydu, o kadar usluydular ki neden yaramazlık yapmadıklarını ve oyun oynamak için can atmadıklarını merak etmiştim.

Burası özel bir okuldu, yani, belli ki çocuklara uslu durmaları söylenmişti, itibar önemliydi.

Öğretmen kadrosundan birkaç arkadaş edinmiştim. İyi insanlardı ama çoğunlukla derslere yetişmeye çalıştıkları için sohbet etme fırsatımız olmadı.

Öğretmenler birbirlerine ilk isimleriyle hitap ediyor, öğrencilerin ise öğretmenlere hanımefendi ya da beyefendi demeleri isteniyordu.

Ortaokul ve lise öğrencilerinin öğretmenlere nasıl hitap ettiğini bilmiyordum.

Liam dördüncü sınıfların derslerine giriyordu, yakışıklı bir adamdı. Beni öğretmenler odasına girerken gördüğünde hayli şaşırmıştı.

Bakışlarını benden alamamıştı. Benden hoşlandığını anladım, gözlerinden okunuyordu.

Ama Theodore gibi  tek bir bakışıyla bile içimde kelebekler uçuşturmuyor, bana öyle hissettirmiyordu.

Liam'ı neden Theodore'la karşılaştırdığımı hiç bilmiyordum. Birini dieriyle kıyaslamamalıydım. Herkes kendi tarzında özeldi.

Eve vardığımızda, Sherry Theodor'un malikânede olmadığını söyledi.

Gece ÇökünceWhere stories live. Discover now