(Bölüm Kesit)Uzun Zaman Sonra Merhaba

4K 407 168
                                    

Diğer bölümde, Yüsra hamileydi ve Tugay yeni öğreniyordu. Bense o bölümü yazarken hamile olduğumu bilmiyordum. Üstelik eşim de 8 aylık bir göreve, Bosna'ya gitti.

Buraya Poyraz Halis isminde bir oğlu olan anne olarak geri döndüm. Hayat sürprizlerle dolu. Yazdığımı yaşamak konusunda ustalaştım galiba. Doğumum, en az Ece'ye yazdığım sahne kadar zordu. Ölümün bağrından kopup buraya geldim.

Henüz küçük bebeği olan her kadın gibi, beynimin ve ruhumun yarısı beşiğin içinde. Kendimi tam veremeyeceğimi düşündüğüm için de, yazmaya geri dönemiyorum. Beni ne kadar uzun zamandır beklediğinizi biliyorum. Ben de kendimi bir köşeye bırakmış ve çocuklarımın iyiliği için kendimi unutmuş gibi hissediyorum. Bu günlerin geçeceğini biliyorum. Kızımdan sonra da epey kendimi ona adamış ve yazmaya vakit ayıracak kadar büyüdüğünde, huzurla yazmıştım. Kişiliğim itibari ile ipleri kimsenin eline veremiyorum. Tek destekçim olan eşim de hudutta olduğu için çok sık yardımıma koşamıyor. İyi anne olmakla beraber, iyi yazar olamaya da devam etmek istiyorum.

Beni anlayan birilerinin bunu okuduğunu bilmek bile gönlümü rahatlatıyor.

Daha uzun bir bölüm olmasını istiyorum, şuan kısa kısa yazmak zorundayım. Bebeğim küçük, eşim görevde, kızım okula başladı, aynı zamanda üniversite sınavlarını vermeye çalışıyorum. Spor yapmaya, iyi bir anne olmaya, iyi bir eş olmaya, iyi bir öğrenci olmaya aynı zamanda sosyalleşmeye çalışmaya çalışıyorum. Anlayacağınız büyük bir karmaşanın ortasındayım. Temmuz gibi artık batıya döneceğiz, eşim eve gelebilecek ve hayatım da inşaAllah düzene girecek. Yorgun, gelecekten umutlu, geçmişe sünger çekmiş gibi hissediyorum. Yeni Şeyma ile neler yazacağımı da merak ediyorum. Çünkü o kadar çok değiştiğimi ve kendimin daha olgun bu haline kavuştuğumu düşünüyorum ki, ben bile ne yazacağımı merakla bekliyorum. Şimdilik bu ufacık kesiti size bırakıyorum. Uzun bir bölümde görüşmek umuduyla.

Tüm İncilerimi özledim ve kucaklıyorum.

Vira Bismillah, diyelim. Yeni başlangıçlara ve kaldığımız yerden devam etmeye...

/Kesit/


"Bir çirkin adam."

"Çirkin mi? Kör oldun galiba kuzen."

"Hayır, çirkin. Allah yaratmış ama yüzü bir garip. Sanki hep öfkeli gibi."

"Bence çok yakışıklı."

İki erkek kuzen gözlerini bunu söyleyen sarışın kız çocuğuna çevirdi. Yanakları kızarmış, deniz mavisi gözleri utançla ışıldıyordu.

"O yakışıklıysa benim babam dünyanın en, en yakışıklı erkeği," diye homurdandı Ashap.

"Kuzen, senin babanın hakkını yemeyelim. Amcam fena yakışıklıdır. Ama onun bile böyle güçlü kolları yok." Miraç koyu renk gözlerini koltukta oturmuş, güçlü kolunu koltuğun kopçasına uzatmış askere dikmişti.

Küçük Erva söze karıştı. "Asker kıyafeti giymiyor olsa bile, onun asker olduğunu anlardım."

Ashap burnundan homurdanmaya benzer bir ses çıkardı. "Halam dünyanın en, en güzel kadınıdır. Ayrıca nazik, zarif ve hoş kokuludur. Bu adam hem kaba, hem koca, hem de barut gibi bir kokusu var." Erva'ya ters bakış atarak sözlerini devam ettirdi. "Benim babam ve amcalarım daha yakışıklı. Bu adamda hoşuma gitmeyen bir şeyler var."

Zeynep-ikizlerden siyah saçlı, koyu mavi gözlü olanı-erkekler gibi ters taktığı şapkasını düzeltti. Ağzının kenarındaki çam ağacı yaprağını çevirerek, bıkkın bir edayla Ashap'a omuz attı.

"Şuna halamı paylaşamıyorum, ona bebekliğimden beri aşığım ve başka bir adamın ona aşık olmasına katlanamıyorum desene!"

Hepsi birden kıkırdadı. Ece halaları "Şişt!" diye uyardı. İkizlerden en haşarı olana, Zeynep'e kaşlarıyla, şapkayı çıkarmasını işaret etti. Zeynep, annesini çok sevdiği için sıkılganca şapkayı çıkardı. Kot pantolonunun kemer kısmına astı. Arkasına yaslanırken, o da ailelerine bodoslama dalan askerle ilgili bir şeyler söyledi.

"Bence delikanlı adam. Nasıl indir ama aşağı?"

"Delikanlılık pencereden atlamaksa, en delikanlısı Ali Amcam o zaman."

Zeynep kızdı. "Babam zaten delikanlı, onu demek istemedim ahmak."

"Şişt!" diye Erva yengeleri uyardı. Bütün çocuklar bir anda sustu. Tabi onları dinleyerek içini rahatlatan Yüsra, susmamalarını diliyordu. Çünkü tüm gergin sessizliği onların tatlı muhabbeti bölüyordu. Yüsra tam olarak yerlere kadar uzanan pencere kıyısında, çocuklarla beraber oturuyor gibiydi. O kadar kalabalıktı ki, kendisine ancak bu köşede, yemek masasında yer bulabilmişti. Sandalyeyi kapan çocuklar da, bu ciddi konuşmaya ortak olduğu için mutlu görünüyordu. Yüsra onların burada olmasına minnettardı. Yoksa Öncü Komutan'ı, Demir ağabeyiyle yalnız bırakma ihtimali bile korkunçtu.

Ali abisi, Tugay'ın arkasından koltuğa geçerken, eğilip yıldızlarını saydı. Yüsra bu gergin ortamda bile onun yüzünden gülümsedi. Parmağıyla sayıyormuş gibi yaptı. Sonra Yüsra ile göz göze geldiler ve parmağıyla, yıldız sayısını gösterip, "Yüzbaşı?" diye ağzını oynattı. Yüsra utanarak onayladı. Ali onaylayan başparmağını kaldırdı.

Yusuf ağabeyi boğazını temizledi. Peşi sıra Oğuz ağabeyi de. Yüsra aniden dik oturdu. Tugay istifini bile bozmadı çünkü o hep dik, gururlu Yüzbaşı oturuşuyla otururdu.

"Bu ziyaretini neye borçluyuz?" diye sordu Yusuf ağabeyi.

Sana Teslim Oluyorum (Umut Serisi 7)Where stories live. Discover now