7- Gölgeler

32 5 0
                                    

        Keyifli okumalar.

     *******

   Şehrin çıkışına yakın bir ara sokakta bulunan iki katlı taş, eski evin önüne gelince durduk. Ahşap kapının üzerindeki tokmakla kapıya vuran kuzenimin ardından çok geçmeden açıldı. Kalıplı, uzun boylu, boynuna gelen siyah saçları ve hafif çekik gözleri olan adam konuşmadan çekilip yolu açtı. Bir basamak yüksekliğindeki eşiği aşıp içeri girdi. Çok da geniş olmayan evde iki duvar kenarına yerleştirilmiş sedir, bir kenara koyulmuş yemek masası, kapının sağ tarafından başlayan mutfak vardı. Mutfağın kenarından yukarı çıkan merdivenin kenarında bekleyen diğerine benzeyen birisi daha bulunuyordu. 

   "Şöyle geçelim." diyerek sedirleri gösteren adamla camın önündeki sedire yan yana oturduk Ilgar'la. Diğer iki adam da çaprazda kalan sedire geçtiğinde kuzenim ilk konuşan oldu.

   "İki kişi olduğumuzu biliyorsunuz zaten. Kuzenim Elina."

   Baş hareketiyle selamladığım kurtlar aynı şekilde karşılık verdi. Sonra daha büyük olduğunu anladığım kapıyı açan adam sözü devraldı. "Adım Cyrus. Yanımdaki de kardeşim Cliff. Dört kişiyiz aslında ama onlar şimdilik burada değiller." Kalın sesi evin içerisini doldurup kulaklarımı tırmalayacak cinstendi. "Herbert size bir şeyler anlatmamızı istedi. Haberiniz vardır."

   Ağırca olumlu anlamda kafamı salladım. "Evet, bunun için buradayız. Sizi dinliyoruz."

   Geldiğimizden beri hiç konuşmayan adam devreye girdi. Onun da sesi diğerini aratmayacak türdendi. "Biz insanların arasına çok önceden girdik. Ama saraya girmeyi hiçbir zaman beceremedik. Kahin saraya girenler olduğunu söyleyince de haliyle bayağı sevindik. Ve size yardım etmeyi düşünmeye gerek kalmadan kabul ettik."

   "Ne gibi bir yardım?"

   Sorumla birbirinin aynası olan iki çift göz saniyelik birbirine döndü. Çok geçmemişti ki büyük olan Cyrus tekrar konuşmaya başladı. "Saraya giremesek de burunlarının dibine kadar girdik. Ruhları bile duymadı. Ve bunu yapan sadece biz değiliz. Wereluna'nın dört tarafında sayıları az olsa da kadimler var. Yardım konusuna gelirsek, hepsi o yardım için sırada bekliyor. Bu toprakları avcumuzun içi gibi biliriz. Bu insanları çok iyi tanırız. Her türlü yardımınıza koşarız. Lakin kahinin istediği sizi diğerleriyle tanıştırmamız. Özellikle de gölgelerle."

   Kulaklarım bu noktada daha da açıldı. "Gölgeler burada mı?"

   Cliff memnuniyetsiz surat ifadesiyle hafifçe eğildi. Hareketleri ensemden tüm bedenime bir ürpertinin yayılmasına neden oldu. "Gölgeler her yerde."

   "Uzun zamandır onlardan haber alınmıyordu."

   Cyrus öyle mi der gibi baktı Ilgar'a. "Gölgeleri kendilerine musallat etmek istemediklerinden onları yok sayıyorlar."

   Hiç görmediğimiz o mahluklarla bizim tanışmamızı neden istemişlerdi ki?

   "Nasıl varlıklar bu gölgeler?"

   "İblisin farklı türü." dedi Cliff. Ve devam etti. "Sabahları insan kılığına girerler ama hava kararmasıyla gösterir gerçek yüzünü. Daha doğrusu yüzsüzlüklerini. İnsan bedeni şeklinde sis bulutuna dönerler."

   "Bedenleri olmaması nedeniyle her yere istedikleri gibi girerler. Havada süzülür, yere bastıklarını belli etmezler. Huyları da fenadır. Nihayetinde iblisler. Karşılıksız iş yapmaz, karşısındakini kolayca kandırırlar. Öyle laf oyunları vardır ki istediklerini aldıklarında ne olduğunu şaşırırsın. Gerek görürlerse kendi türlerini satacak kadar güvenilmezler. Yani kadimlerin Kadim Ormanda uğraştığı yaratıkların bin beteri."

Büyücüler ÇağıWhere stories live. Discover now