9

209 39 17
                                    

"Sen hangi yüzle gelebiliyorsun hâlâ buraya!?" Minho, dizleri üzerine çökmüş olan bedene tüm nefretiyle bakarken güneş gökyüzünde kaybolarak yerini gri bulutlara bırakmıştı. Hyunjin dudağının kenarından akan kanı silerken, ne ara boğazından tutulup duvara yaslandığını anlayamadı.

Hyunjin yüzünü buruşturarak refleksle elini, onun elinin üzerine koymuştu. Elindeki bebek pusetleriyle çocukları tutan Changbin geriye adımladı. Peter girdiği transtan çıkıp eşini durdurmaya çalıştı hemen. Seungmin ise kaşlarını çatarak elinde bıçak oluşturmuştu. Arkası dönük olan bedene saplayacak iken, kontrolünden çıkarak bir anda boğazına dayanan bıçakla nefesini tuttu.

"Sakın." Peter sert ses tonuyla konuşurken zihniyle kontrol ettiği bıçağı, Seungmin'in boğazına biraz daha yaklaştırdı.

"Sen benim oğlumu öldürdün. Evimi yıktın. Yaşama sebebimi elimden aldın." Dışarıda çarpmaya başlayan şimşeklerle birlikte aklını kaybetmişçesine sıkıyordu kavradığı boğazı Minho. Hyunjin istese kolayca kurulabileceği bedenin rahatlaması adına, içinde biriktirdiği öfkeyi dışarı atması için bir şey yapmadı.

Şimşek ve bağırış seslerinden dolayı duyulmaya başlayan bebek sesleriyle Changbin'in iki elinde tuttuğu pusetlere baktı Peter. Muhtemelen, irileşen gözleriyle Hyunjin'e odaklanmış eşi duymuyordu ağlama seslerini. Peter zorlanarak da olsa, Minho'nun belinden tutarak geriye doğru çekmeye başlamıştı. Hyunjin en sonunda boynundan çekilen ellerle yere çökerek şiddetli bir şekilde öksürmeye başladı.

Seungmin hızlıca arkadaşının yanına çökerek, alnına gelen saçlarını geriye yatırdı. Hyunjin kıpkırmızı olmuş suratıyla öksürüyor iken, Changbin pusetleri yere koyarak sırtındaki çantadan su çıkarıp arkadaşına verdi. Seungmin, Hyunjin'in su içmesinde yardımcı oluyor iken, Minho belini saran kollardan kurtulmaya çalışıyordu.

"Bırak beni Peter!" Minho güçlerini kullandığı zaman, Peter'a verebileceği herhangi bir zararı önlemek için sakinleşmeye gayret gösteriyordu. Peter ruh eşi bağlarını kullanarak, geriye doğru çektiği eşini sakinleştirmeye çalışıyordu. Minho sakinleşmeye başlarken derin derin nefesler alıp veriyordu, kulağına gelen ağlama sesleriyle duraksadı.

Minho dağılmış saçlarıyla gözlerini, sesin geldiği yöne çevirdi. Gördüğü iki bebekle kaşlarını çatarak anlamlandırmaya çalıştı. Bu bebeklerde kimindi böyle? Daha sonradan aklına gelen ihtimaller ile dikleşti. Peter onun sakinleştiğine kanaat getirdikten sonra yavaşça kollarını çekti. Tetikte durmaya devam etti.

Hyunjin, Seungmin'in yardımıyla ayağa kalkarken gözlerini artık ormanın yeni liderine dikmişti. Jisung öldükten sonra, lider Minho olmuştu. Minho'nun lider olmasıyla da bir ilk yaşanmıştı yaşlı ormanda. Yıllardır hüküm süren Han soyunun liderliğini sonlandırmıştı. Bir ilk yaparak Han soyundan değil, Lee soyundan bir lider olmasını sonuçlamıştı.

Artık ormanın yeni lideri bir Han değildi. Artık ormanın yeni lideri Lee Minho idi.

Minho'nun gözleri Seungmin ve Changbin'i bulduğunda büyük bir hayal kırıklığıyla dolup taşmıştı. Seungmin ve Changbin üzerlerinde olan hayal kırıklığı barındıran bakışların altında ezildiklerini hissederek, gözlerini kaçırmışlardı.

"Siz..." Minho yüzüne dahi bakmayan bedenlere baktı başını iki yana sallayarak. "Sizden beklemezdim. Hiç birinizden bunu beklemezdim." Minho buruk bakışlarını üçlü üzerinde gezdirdi.

"Siz benim evlatlarımdınız. Jeongin'den ayırmazdım sizi. Sizler benim kıymetlilerimdiniz. Beni o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğrattınız ki..." Minho'nun titrek çıkan sesiyle başını yere eğen üçlü, onun doğru sözleri karşısında gittikçe oldukları yerde küçülüyorlardı.

Power And War 2// HyunınWhere stories live. Discover now