32. BÖLÜM: ÇAKRALAR VE YANTRALAR

119 8 3
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Selamlar, nasılsınız? Hemen bölüm ile sizi baş başa bırakmadan önce azıcık konuşmak isterim, köyün delisiyim sonuçta fhdhdhdh Yeni bölümü yazdım, ancak son iki bölümde hiiiiçççç yorum yok. Lütfen düşüncelerinizi bana belirtin. Ben de kendimi böyle geliştirebilirim. Emek veriyorum ve  sizlerin de takdir edip okuduğunuz için çok mutlu oluyorum ancak ne düşündüğünüzü merak ediyorum.

Lütfen nasıl ilerliyor, ne düşünüyorsunuz, eleştirin beni yahu. (saygı ve iyi bir üslup çerçevesinde.)

finale az kaldı, moral motivasyona ihtiyacım var, lütfen.

keyifli okumalar.


32. BÖLÜM: ÇAKRALAR VE YANTRALAR

Gecenin karanlığında ay ışığı altında yürümeye başladım. Ateş küresi ve elimdeki kılıcın kızıl canlılığı söndüğünde zifiri karanlıkta kalmıştım. Çok güzel! Ne yapacağımı bilmez halde yerimde kalakalınca epey uzun bir süre düşündüm. Hilal şeklinde ayın loş ışığı altında ağaçları kestirebiliyordum. Nihayetinde düşmem an meselesiydi. Bunu aklımdan geçirir geçirmez aniden düşüp alnımı bir taşa çarptım! Hadi ama! Her düşündüğüm gerçekleşiyorsa bir de şunu denemeliyim... Dopdolu bir sofra hayal ettim. Ağzım sulandığında açlıktan ölecek noktaya geldim.

Karnım zil çalıyordu!

''Hah! Neden en kötüsü başıma gelmek zorunda ki?'' Bütün bunlardan nefret edecektim ama içim bomboştu. Yok yok, huzur muzur yaramıyor bana.

Açım ben aç!

Neyse ki Antin ve Kuntin beni sapadan bıraktıklarında yanıma erzak olarak yanıma bir poşet dolusu dut ikram etmişlerdi de açlığımı biraz olsun yatıştırmıştım. Zar zor ayağa kalktım.

Tık. Tık. Tık.

Duyduğum ses ile irkildim. Sanki biri bir kapıyı tıklatıyordu. Başımı iki salladım, rahatlamaya çalışarak yürümeye devam ettim ama o rahatsız edici ses huzurumu giderek arttırdı. Ayağımın dibinde bir şeyler bana yaklaşıyordu. Sık ve geniş ağaçların arasında zikzaklar çizerek ilerlemeye çalışsam da yaprakların hışırtısı ve tuhaf gölgeler sessizliğin içinde bir şeylerin bana yaklaştığını fısıldar gibi ürperticiydi.

Keşke çikeler beni yalnız bırakmasaydı. Antin ve Kuntin sisin içinden geçmeyiz demişlerdi bana. Neymiş, sis onların ruh sağlıklarını bozuyormuş! Benim bozmuyor sanki! İ

Yine de iç çekerek yola devam ettim.

Şu iğneyi neyden ya da kimden bulacaksam bulsam da def olup gitseydim aslında daha endişesiz olabilirdim.

Ayağımın dibinde bir hareketlilik hissettim.

Deli gibi titredim.

''Bu da ne!'' diye çığlık attım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MAHLUKLAR VE KAHRAMANLARWhere stories live. Discover now