pray (bonus)

1.4K 34 123
                                    

öncelikle kitap son zamanlarda fazla ilgi gördüğü için ek bir bölüm yazmak istedim; tüm yorum ve oylar için teşekkür ederim, profilime yazanlar bile oldu. desteğiniz sayesinde motive oldum :)❤️ yine yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

bölüme geçmeden, bölümün konusu yine kitapla ilişkili; değerlerine bağlı ve hassas olanların okumamasını tavsiye ederim, iyi okumalar.

***

İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar. (Romans 1:26-28)

*

Birkaç yıl öncesinde kaybettiği anne ve babasının mezarında başını eğmiş, elindeki incile dolu gözleriyle bakıyordu.

Aradan her ne kadar uzun zaman geçsede bunu hala atlatamıyordu, onlar kendisinin tek varlığıydı. Omzunda bir el hissettiğinde Berk hıçkırmaya başlamıştı bile.

Gözlerinden yaşlar dökülürken gelen kişinin kendisini sarmasına karşı koymadı, kafasını gelen kişinin göğsüne gömdü ve tanıdık kokunun ciğerlerini doldurmasına izin verdi.

"Enes.."

"Hey, konuşmak zorunda değilsin."

Berk kollarını oğlanın vücuduna sardı ve bir süre kendisini toparlamak için bekledi. Hıçkırıkları nefes alış verişlere döndüğünde yavaşça sarışından ayrıldı.

"Burada ne arıyorsun?"

Enes gözlerini karşılarında ki çelimsiz iki büyük haça dikti. "Senin için endişeliydim, yılın her bugününü burada geçiriyorsun."

Berk başını onaylarcasına salladı. Sessizce orada oturdular. Meltem narince saçlarını dalgalandırırken Berk mahçup bir gülümsemeyle Enes'e döndü.

"Teşekkürler Enes."

Enes, hafif rüzgar eşliğinde dans eden saçları, kızarmış burnu, sonsuz minnettarlıkla bakan gözleri ve ıslak dudaklarıyla kendisine içten bir gülümse sunan çocuğa baktı. Kalp atışları aniden hızlanırken cevap vermek yerine önüne döndü.

İki mezara da dikilmiş beyaz orkidelere uzandı. Elleri çiçekleri okşarken Berk'e döndü. "Bunlar çok hoş."

Berk ona karşı gülümsedi. "Fakat sulamam lazım."

Enes buna karşı kısa bir süre duraksayıp düşündükten sonra hızla ayağa fırladı. Bekle, tarzında bir şey mırıldanıp içinde oldukları ormanın aşağı taraflarına inmeye başladı.

Berk kaşlarını çattı ve olacakları bekledi.

Aradan beş dakika kadar geçtiğinde ortalıkta hala birileri gözükmüyordu.

Berk'in gözleri tekrar dolmaya başlarken toprakta dizlerine çöktü. Ellerini birleştirirlen gözlerini yumdu ve göz yaşının düşmesine izin verdi.

Sessizce dua etmeye başladı. Aynı zamanda dudağının içini ağlamamak için sertçe ısırıyordu. Fakat aniden omzunda hissettiği elle gerildi.

"Hey, uh..su?"

Berk kafasını çevirip elinde açılmış hortumla ter içinde kendisini süzen sarışına baktı. Nefesini toparlamaya çalışıyordu, anlaşılan koşturmuştu. Yerinden hafifçe doğruldu ve çiçekleri sulayabilmesi için Enes'e yer açtı.

bible school | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin