9

5.8K 141 29
                                    


"Bunu yaptığıma inanamıyorum."

Arabasından inmeden iki katlı beyaz binayı süzdü mırıldanarak. Kafasını direksiyona yasladı. Gözü kısa bir süreliğine araba olmadığına emin olmak için sağ tarafında duran aynaya gitti. Ardından ellerini direksiyona yerleştirip sertçe sıktı. Derin bir nefes aldı ve arabayı park etti, içinden çıktı. Artık evi eğilmesine gerek kalmadan rahatça görebiliyordu.

Büyük bir evdi. Arkadaşının ne iş yaptığını bilmiyordu, bunun için kendini suçlu hissetsede başını iki yana savurdu ve bu konu üzerinde daha fazla düşünmemesi gerektiğine vardı.

Saçmaydı, tüm bu yaşananlar.. başlı başına saçmaydı. Küçükken bir hata yapmışlardı, bu doğru. Affedilebilir hatalar değildi bunlar. Tanrıya saygısızlık yapmışlardı; bacakları hala titrek ve ıslakken, o utanmasızca dualarını Tanrı'ya sunmuştu.

Cehenneme gidecekti, evet bunu biliyordu. Ama ne fark ederdi ki? Bunlar yaşanmasa Cennet'in nimetlerinden faydalanabilir miydi? Bunları düşünürken çoktan bahçeyi aştığını ve büyük binanın kapısına vardığını fark etti. Adımları yavaşladı ve durdu.

Elini kapıya uzattı. Gözleri saatine gitti.

17:46

O evdeydi, evet. İkiden sonra evde olduğunu söylemişti. Peki ya içeri girdiğinde ne yapacaktı?

Derin bir nefes alıp kapıya vurdu yavaşça. Gözlerini hafifçe yumdu ve kapının açılmasını bekledi.

Ayak sesleri duyuldu ve kapı açıldı. "Enes-"

"Kimsiniz?"

Berk bedenini kapının arkasına saklayan çıplak -yada havlulu- kadını görmesiyle geriye adımladı. Kaşlarını çattı, "Üzgünüm, Enes'in evine geldiğimi sanıyord-"

"Enes'in evi." Genç kadın ıslak kırmızı saçlarını geriye itti. Havlusunun göğüslerini kapattığına emin olduktan sonra yumuşak bir ses tonuyla konuştu. "İçeri gel."

Berk midesine giren iğrenç bir sancıyla içeriye girdi. Hemen kendi evine dönmek ve kusmak istiyordu. Sonrasında sıcak bir duş alıp uyuyabilirdi. Bu düşünce onu az da olsa sakinleştirdi.

"Oh?"

Duyduğu sesle gözlerini belinde havluyla saçını kurulayan sarışın oğlana çevirdi. Berk yanağının içini ısırdı. Bu Enes olamazdı, hayır. Hala bir şeyler yanlış geliyordu.

"Beni henüz görmek istemediğini sanıyordum,"

Evet bu oydu. Midesindeki sancının kötüleştiğini hissetti.

"Sizi böldüm, gitsem iyi olur."

Enes saçlarını kuruladığı havluyu yanında ki koltuğa attı ve Berk'e doğru ilerledi. Kendisinden üç yaş büyük olmasına rağmen kendisine göre daha küçük ve cılız bedeni süzdü. Bir elini oğlanın omzuna yerleştirip küçük bir gülümseme sundu. "Aksine, güzel zamanlama Berk, o da tam gidiyordu.. değil mi?" Keskin gözlerini kızıl saçlı kıza çevirdi. Kadın irkildi ve odanın karşısında ki çantaya ilerledi. "E-evet."

Berk hissettiği yüksek ısıyla geriledi. Kadının giyinmeye gidip onları duyamayacağından emin olduğunda söze girdi. "Öyle olduğunu sanmıyorum, Enes. Senin- senin hakkında bunu bilmiyordum."

Enes duymak istediklerini duyuyormuşçasına sırıttı. "Neyi?"

Berk gözlerini kaçırıp oğlandan uzaklaşmaya çalıştı. Enes sol eliyle kumralın yanaklarını tuttu ve bakışlarını kendine sabitlediğine emin oldu. Berk'in sinirle burnundan soluduğu nefesi neredeyse görebiliyordu. "Hey, uslu bir çocuk ol."

"Sen- ne?"

bible school | bxbNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ