10 [smut]

14.7K 162 64
                                    

Enes baş parmağını Berk'in dudağının üzerinde gezdirdi. Berk kaşlarını mümkünmüşçesine daha da çatıp kafasını yana çevirmeye çalıştı fakat sarışın onu kadar sert tutmuştu ki hareket bile edemiyordu. Aksine bu hareketiyle Enes parmağını çocuğun dudağına sertçe bastırmıştı.

"Mh, Enes- acıyor!"

"Söyleyecek misin?"

Berk tepki vermedi, neden bahsettiğini anlamamıştı. Enes ise yardımcı olmuyordu.

"Ne- ah.. Enes, bana onca şey yazdıktan sonra kadınlarla duşa gireceğin aklıma gelmezdi."

Enes yüzünü buruşturdu.
"O sürtüğün adını bile bilmiyorum."

"Bu iyi bir haber mi? Tanrı aşkına, lütfen bırak beni. Evime dönmek istiyorum."

Enes karşısında duran oğlanı duygusuzca süzdü. Yüzü o kadar ifadesiz ve soğuktu ki Berk vücudunun ürperişini hissetti. Fakat şaşkınlığı uzun sürmedi, olayları kavramaya çalışırken aniden alt tarafında bir şey hissetti. Enes kalçalarını birleştirirken boşta kalan elini Berk'in tişörtünün altına sokmuştu.

Kalp atışları kulaklarına varıyordu. Bir şeyler yanlıştı.

"Enes- mh- çekil!"

Omuzlarına kadar çıkan bir ürperti, bu yeni sayılırdı. Vücudunun aynı anda yanıyor ve üşüyor oluşu korkunçtu. Midesinde ki sancı garip bir şekilde yerini farklı bir hisse bırakmıştı.

"B-bu olmamalı, Enes.. daha fazlasını istemiyorum..!" Korkuyordu. Kalp atışlarının delice atmasının sebebi bundan zevk alıyor oluşu olamazdı. Gözlerinin dolduğunu yanağından damlayan yaşı Enes silene kadar fark etmemişti bile.

Enes bir süre hareketsiz durduktan sonra yere buruşturup atılmış tişörtü üzerine geçirdi ve altına bir şort giydi. Berk nefesini düzene sokmaya çalışırken onu izledi. Belkide çekip gitmeliydi. Ama bir şekilde Enes onu kendi büyüsü altına almayı başarmıştı. Aniden kolunda hissettiği elle tüm dikkatini tekrar oldukları duruma verdi Berk. Enes'in gözlerine baktığında onu farklı gördü. Daha dayanıksız, daha zayıf, daha teslim olmuş. Sanki yalvaran aşağılık bir köle gibi. Asla kendi seviyesine gelemeyecek kadar aciz.

Enes onu hızla dışarıya çekiştirdi. Berk onu sorgulamıyordu bile. Beyni eriyor gibi hissetti, algılayamıyordu.

Evden uzaklaşıp ormanlık alanda ki bir ağaç evin önüne geldiklerinde gözlerini yavaşça kırpıştırdı. "Hm?"

"Berk.. yukarı çıkabilir misin?"

Berk kaşlarını çattı. Ne için bu kadar zahmete giriyor olabilirlerdi ki? Umursamadı. Çıkmak istiyor muydu, düşünmedi. Eğer eyleme geçmeden önce olacakları en azından otuz saniye kadar düşünseydi şu an kendi evinde kestiriyor olurdu.

Ağaç eve özenle tırmanırken aşağıdan Enes'in onun kalçalarını izlediğini fark etti. Yukarıya vardığında aşağıya göz gezdirdi ve ardından ağaç evin girişine yöneldi. Kapıya özenle yazılmış İbranice olduğunu düşündüğü yazılarda elini gezdirdi. Üzerinde ise büyük harflerle TANRI SİZİNLE OLSUN yazıyordu.

Kapıyı yavaşça itip içeriye girdi. İlk bakışta oldukça sadeydi. Yerde dağılmış halde duran şekilli mum ve biblolar, kibrit ve üzerinde yazılar olan bir bez. Bakire Meryem şeklinde göze çarpan bir bibloyu eline aldı Berk. Meryem bir meleğin önünde diz çökmüş, kollarını olabildiğince uzatmış ve meleğe dokunmaya çalışıyordu. Elini yan taraftaki kitaplığa attığında orada duran incilleri fark etti. Elini raftan çekti. Rahatsız olmaktan çok rahatsız ettiğini düşündü. Tanrıyı mı? Evet, muhtemelen.

bible school | bxbWhere stories live. Discover now