14

10.1K 858 441
                                    

Selam...

....

Mühürlendiğim günden sonra aklım ve kalbim tamamen Taehyung'la dolmaya başlamıştı. Ne kadar inkar edip istemesem de o benim eşimdi artık. Ve biz bu gerçeği değiştiremezdik ama sürekli kendime sorup duruyordum, neden beni mühürledi, neden alfası beni seçti?

Mesajta yazdıklarını düşünüyordum. Kalbim ona karşı en başından beri zayıftı aslında. Sahi ne demiştim, ben onu adam ederim.. Omegam sürekli bunu söylüyordu artık bana. Taehyung benim eşim. Ona sevgini ver, onu kendinden uzaklaştırma. Gözünün senden başkasını görmemesini sağla.

Beni görmek istediği için yanıma geliyordu. Ve ben aynanın karşısına geçmiş onun için süsleniyordum. Kendime hayret etsem de ona güzel görünmek istiyordum çünkü sikeyim o çok yakışıklı işte.

Aynanın karşısına geçip kendime şöyle bir baktım. Uzun tişörtüm şortumu kapatıyordu. Sanki altımda başka bir şey yokmuş gibi bir görüntü sunsa da evde böyle rahat giyinmeyi seviyordum. Beni evdeki halimle de görsün istediğim için tercihim bu yönde olmuştu. Yani eminim çevresinde çok güzel ve zarif omegalar vardı ama ben böyleydim işte.

Sonunda kapım çaldığında odamdan çıkıp kapıya doğru yürüdüm ve heyecanımı dizginlemek için derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Gözlerimiz kesişti önce. Islak saçları dikkatimi çekti. Sanırım duş alıp gelmişti. Ve onu ilk kez eşofman ve tişörtle görüyordum. Ve bu hali ile ıslak saçları aşırı hot duruyordu.

"Girebilir miyim?" diye sorduğunda girdiğim transtan çıkıp kendime geldim ve onu içeri davet ederek geçmesi için kenara çekildim.

Onun yirmi odalı evinin yanında benim tek odalı evim tuhafına gitmiş olacak ki etrafına bakıp, "Demek burada yaşıyorsun?" diye sormuştu. Napalım babadan zengin değiliz bizde işte.

"Evet, küçük ama bana yetiyor." diye cevapladım. "Bende öğrenciyken böyle küçük bir evde kalıyordum arkadaşlarımla." dediğinde yanına oturdum. Üçlü koltuk ve bir berjer vardı ama ben onun yanına oturmak istemiştim.

"Bende evime laf söylersin diye kavga etmek için kendimi hazırlıyordum şimdi." dedim dalgaya vurarak. İkimizde gülüştük.

"Sormayı unuttum bu arada ne içersin. Seçeneğimiz pek yok ama eğer istersen taze sıkılmış portakal suyu var. Ve soju?"

"Senin hazırladığın portakal suyunu içmek isterim." dediğinde bu hoşuma gitmişti. Ayağa kalktım hemen. Salonla birleşik mutfağa ilerledim ve dolaptan portakal suyunu çıkardım. İkimiz için bardaklara doldururken Taehyung'un ayağa kalktığını gördüm. Kenardaki çalışma masamın üzerinde duran çerçeve dikkatini çekmiş olmalıydı. Onu eline aldı. Resme bakarken elimdeki içeceklerle beraber yanına yaklaştım.

"Burada kaç yaşındasın?" diye sordu. "Beş yaşındayım, yanımdakiler de annemle babam." dedim.

"Çok tatlısın. Gözlerin hala beş yaşındaki Jungkook'un gözlerindeki yıldızları taşıyor. Umarım hep böyle güzel parlarlar."

Bunu iltifat olsun diye söylemediği o kadar belliydi ki. Bir şey söyleyemedim. Sessiz kalıp elimdeki bardağı ona uzattım. Beraber yeniden koltuğa geçtik.

"Gastronomi okuyorsun, elin gerçekten de lezzetli. Okulun bu sene bitiyordu sanırım. Hayalin aşçı olmak mıydı?"

"Teşekkür ederim. Yemek yapmayı seviyorum ama aşçı olmaktan daha çok kendi restoranımı açıp işletmek istiyorum ileride. Ama bunun için önce çok çalışmam lazım. Bu yüzden sanırım okul bitince önceliğim aşçı olarak bir restoranda çalışmak olacak."

Patron Çıldırdı - Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin