10

9.4K 841 390
                                    


İyi okumalar...

...


Son ses müziğin ritmiyle yerimde sallanıyor ara sıra kaçamak bakışlarım Kim Taehyung'la buluşurken kaçıncı olduğunu saymayı bıraktığım içkimden bir yudum alıyordum.

"Omegalar kulübüne." dedi Jimin kadehini havaya kaldırıp. Sebepsiz yere kahkaha atarak kadehlerimizi birbirine tokuşturduk. Sanırım hepimizin kafası hafiften güzeldi. Jin Hyung da sözde bize göz kulak olacaktı ama hepimizden önce sarhoş olmuş olduğu yerde saçma sapan dans hareketleri yapıyordu.

"Gençler benim çişim geldi." dedim. O kadar içersem olacağı buydu ama bir sorun vardı.

"Gel kanka avucuma işe, gel."

"Jimin ya dalga geçme. Kıyafetim tek parça ve arkası belime kadar iplikli unuttun mu?Açmam için bana yardım etmen lazım."

"Of ya, iyi hadi gidelim baş belası."

Kalabalığın içinden Jimin'in elini tutarak evin içine girdikten sonra giriş katta bir tuvalet olması için dua ediyordum. Koridoru aşıp bir tuvalet bulmuştuk ama kapısını açtığımız gibi kapatmıştık çünkü lanet olsun içeride porno dönüyordu.

" Oha gördün mü lan?"

" Kapıyı da kitlememişler ar damarı çatlamış bunların. Yürü gidelim."

"Bende istiyorum banane."

"Ne istiyorsun?" diye sordum. Jimin'in yüzündeki arsız ifadeden ne istediğini anlamam uzun sürmemişti elbette. "Aklından bile geçirme Jimin."

"Hayır kararlıyım bu gece buradan birisiyle ayrılacağım. Karışmayın bana."

"Ne halt yersen ye sonra pişman olma da."

Üst kata çıkarken konuşmaya devam ediyorduk. Aslında ikimizde bakir hayatlarımızdan sıkılmıştık. Yirmi yaşındaydık ve kızgınlığını yalnız geçiren tek Omegalar bizdik heralde. Sonunda ikinci katta boş bir tuvalet bulmuştuk. İçeri girdik, Jimin tulumumun sırt kısmındaki ipleri teker teker sökmeye başlarken bana küfür etmekten de geri kalmadı.

"Çabuk ol altıma yapıcam şimdi."

"Ben mi dedim lan sana iplikli tulum giy diyen. Bir de bunları geri bağlaması var. Ah lanet!"

Sonunda çözme işlemi bittiğinde kendimi kabine attım."Jimin dışarı da bekle içeri kimse girmesin." dedim. Ardından tulumu önce kollarımdan çıkardım sonra ayak bileklerime kadar düşürdüm. Rahat bir şekilde mesanemi boşaltırken kasıklarıma ağrı girdi. O kadar sıkışmıştım ki dakikalardır işiyordum adeta.

İşimi bitirip tulumu önce bacaklarımdan geçirdim. Ardından kollarıma taktım. Sırt kısmı kalçama kadar açıktı. Fermuarlı olsa daha kolay olurdu ama iplikli olması daha güzel gösteriyordu onu. Sıkıştırarak bağladıpımız için belimin inceliği de tamamen ortaya çıkıyordu. Günlük hayatta bol kıyafetler giydiğim için fiziğim belli olmasa da bu gece kusursuz fiziğim tamamen ortadaydı.

Kabinden çıktığım da ellerimi yıkamaya başladım. "Jimin gelebilirsin." diye seslendim kapının dışındaki arkadaşıma. Ellerimi kuruladım ve Jimin içeri girmeyince kapıyı açıp sadece başımı dışarı çıkardım ama Jimin orada yoktu. Koridora doğru seslendim ama lanet arkadaşım beni burada bırakıp gitmişti. "Ne yapacağım şimdi? Siktir ya!"

Telefonum yanımda değildi. Bu şekilde aşağı inemezdim. "Seni öldüreceğim Jimin. Yapılır mı lan bu bana?" diye bağırdım tuvaletin içinde. Başka çarem yoktu kendim bağlamaya çalıştım ama olmuyordu. Elim sırtıma ulaşmıyordu. Yine de denemekten vazgeçmedim. Belki Jimin gelir diye bekledim ama gelmedi. Ter içinde kalmıştım elbiseyle cebelleşmekten. Nerdeyse ağlayacaktım ki kapının sesini duydum. "Nerdesin se-?"

Patron Çıldırdı - Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin