💤

12 4 0
                                    

"Tanrım! Onunla yapmak zorunda mıyım? "

Şu dua olayını ciddiye alma fikri sürekli kafamda dönüp duruyordu. Diğer kuzgunlar da şansız olsa da benim kadar değiller gerçekten. Sırf duaları içten okumayıp inanmadığım için böyle oluyor olamaz... Değil mi?

Chan hyung yine tatsız haberleri ile gelmişti yanıma. Dediği tek şey ise 'bazı yarışlar zorlu olacağından bir partner seçmeniz gerekiyor. Hyunjin seninle seve seve partner olabileceğini söyledi. Bende kabul ettim. En azından partner arayışından kurtuldun.' olmuştu.

Neyim ben şansızlığı temsil eden melek falan mı?

Hyunjin derken şu sarışın bedenden bahsediyor. Yani gözleriyle beni taciz eden şahıstan... Anlaşılan işim zor olacak. Onun bana görevde yardımcı olmayı geç bana rahat vereceğinden de şüpheliyim. Ama tabii ki bunları dile getirmedim. Yoksa Chan hyung beni azarlayabilirdi.

Huh, tamam. Ne kadar zor olabilir ki? Abartıyorsun Han!

Hayır niye Hyunjin! Dün adını bile başkasından öğrendiğim Yeonjun bile olurdu! Cidden beni zorlu günler bekliyor. Sanki turnuva yeterince beni zorlamayacak gibi...

Zihnimi boşaltmak amacıyla mutfağa yöneldim. Şuan Chan hyungun şatosundaydım. O yüzden istediğim gibi herşeyi yapabilirim. Dolaplarda ada çayı yapabilmem için gereken malzemeleri bulup çıkardım. Suyu ısıtırken kendime ufak bir kupa da çıkarıp beklemeye başladım. Su iyice ısınınca çayı hazırlayıp ana salona geri döndüm. Evet, Chan hyung gitmiş.

Mükemmel! Bu demektir ki şato bana kaldı. Ama bu sıkıcı yerde yapabilecek hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey...

Buraya ilk gelişim olsa kesinlikle şuan odaları kurcalardım. Ama evde BDSM yaparken kullanabilecekleri bir odaları olduğunu gördüğümde olabildiğince burada fazla odaları gezmiyorum. Kim bilir başka neler vardı...

Her neyse bunları düşünmeyelim değil mi?

Elindeki sıcak çayla kendimi geniş deri koltuklardan birine attım. Büyük ihtimalle çayı içerken mayışıp burada uyuyakalırdım. Chan hyung geldiğindeyse beni uyandırmaya çalışır ben uyanmayınca da beni yatak odasına götürür.

Turnuva tarihi belli olmadığı için kendimi aşırı gergin hissediyordum. Ayrıca Hyunjin'in benim partnerim olacağı gerçeği beni daha da geriyordu.

Zihnimi boşaltmak (!) amacıyla yaptığım çayı yudumlarken üzerinde bulunduğum koltuğa iyice yayılmıştım. Önümdeki camdan yapılma masaya fincanı bırakıp koltuğa uzanarak tavanı izlemeye başladım. Sadece taşlar var...

°°______________________°°

Gözlerimi açtığımda kendimi Chan hyungun yatak odasında buldum. Artık şaşırmıyorum. Ayağa kalkıp gerindiğimde her yerimin ağrıdığını hissettim. Koltukta uyursan olacağı buydu Jisung.

Merdivenlerden inip salona girdiğimde birbirlerine kollarını dolayarak  öpüşüp koklaşan Banginho ikilisini buldum. Karşılarındaysa onlara iğrenerek bakan bir adet Jeongin.

Jeongin'in yanına geçip kolumu onun omzuna attım. Bana bakıp sadece gülümsemekle yetindi. Ben ise önümdeki yiyişen çifte döndüm.

"Ayıp yaa! Burada bebek var! "

Sözlerim üzerine Jeongin'in bana gülümseyen yüzü düştü. Bu sefer omzuma yumruklarını savuruyordu. Ben ise onun bu çabalarına kıkırdıyordum.

Minho hyung yüzünü ekşiterek bana döndü.

"Yatak odasını işgal ettiğin için olabilir mi aptal? "

Chan hyungun şuan bizimle ilgilenmediği belliydi. Çünkü şuan ki odağı daha çok Minho hyungun boynu gibiydi.

Yüzümü buruşturarak koltuğa oturdum. Jeongin ise her zaman ki gibi yer yokmuş gibi hemen kucağıma kurulmuştu. Sonra biz bebek diyince bize kızıyordu. Kucağımdaki bebeği belinden tutup iyice kendime çektim. Yoksa dizlerim acıyacaktı. Çenemi omzuna koyup gözlerimi kapadım. Hala uykusuz gibiydim.

Jeongin halinden gayette memnun olduğu için birşey dememişti.

"Hyung... "

Sessiz mırıldanışını duyunca gözlerimi açmadan yanıtladım.

"Hmm? "

"Turnuva tarihi açıklandı mı?"

"Hmm... Hayır."

Uyku üzerime bastığı için cümleleri ağzımda geveleyip yanıtlıyordum.

"Hyung..."

İkinci seslenişiyle tek gözümü açarak hemen burnumun dibinde bulunan yüzü inceledim.

"Hmm?"

"Bana aşık mısın?"

Hafif sırıtarak yanağımı omzuna yatırdım.

"Çoook!"

Yanağından öpüp geri çenemi omzuna yerleştirdim. Gözlerimi tekrar kapadığımda Jeongin'in kıkırtısı kulağıma ilişti.

"Yiyişmenizi bölüyorum ama bizde burdayız."

Chan hyungun mırıldanışı ile ona öldürücü bakışlarımı yollayıp tekrar gözlerimi kapadım.

"Anlaşılan Jisung yerinden memnun baya uyur orada. Jeongin içinde sorun olmaz bırak bunları Chan. Biz odamıza gidelim."

Jeongin ise hemen söze atıldı.

"İniltilerinizi duymak istemiyoruz ona göre!"

"Yoo! Biz gayette masum masum uyuyacağız!"

Chan hyung kıkırdayarak eşinin kolunu tutup odalarına sürükledi. Minho hyung da gözden kaybolana kadar bize saydırmayı bırakmadı.

°°______________________°°

Kucağımda uyuyakalan Jeongin'i misafirlerin kullandığı yatak odasına taşıdım. Yatağa yavaşça bırakıp üzerini örttüm. İyi geceler öpücüğünü de verip odadan sessizce ayrıldım.

Chan hyung ve Minho hyungun odasını da kontrole gittiğimde onlarında uyuduğunu gördüm. Aynı sessizlikle o odadan da ayrıldım.

Saat 05.43 olmuştu. Birazdan hava aydınlanırdı. Pelerinimi alıp biraz hava almaya çıktım.

Etrafta yoğun bir sis tabakası vardı. Hızlı adımlarla sürekli gittiğim tepeye ilerledim. Oraya gidip kesinlikle gün doğumunu izlemeliyim. Belki ormanda da biraz gezinir, geri dönerdim.

Tepeye vardığımdaysa olduğum yerde dondum. Tepede biri oturuyordu.

Hyunjin...

°°______________________°°

Hata yapıp yapmadığımı bilmiyorum kontrol etmedim bilginize!

Grsrz

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Love Paradise/ HyunsungWhere stories live. Discover now