10 5 0
                                    

"Peki... İsimlerini ver bana. "

Chan hyung bana turnuva için yardım edebilecek iki kişi bulduğunu söyledi. Bu iki kişi Celes'miş. Turnuvada zorlanacağım için cidden işime yarayacaktı bu.

"İsimleri Seungmin ve Felix."

Seungmin ve Felix... Tamam umarım onları bulmak çok da zor olmaz.

Üzerimi değiştirmek için evime geldiğimde eski ve çürük tahta kokuları paslanmış demirler ve binlercesiyle ev tamamıyla harabe gibi duruyordu. Yanından geçerken bile terk edilmiş gibi duruyor.

Yavaş yavaş daraldığımı hissettiğimde hemen odama yöneldim. Biraz düşündükten sonra giyeceklerime karar verdim.

Üzerimi giyindikten sonra hemen kendimi dışarıya attım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Üzerimi giyindikten sonra hemen kendimi dışarıya attım. Cidden içerisi aşırı boğucuydu.

°°______________________°°

Cidden bu iş sandığımdan daha zordu. Bir türlü Seungmin ve Felix'i bulamıyordum. Çevredeki neredeyse herkese onları tanıyıp tanımadığını sormuştum. Hatta aralarından biri sapık olmalı ki onların nerede olduğunu bildiğini ve eğer onunla gidersem bana gösterebileceğini söylemişti. Bakışlarından bunun yalan olduğunu bariz bir şekilde anlamıştım.

Yorulduğum için hemen bir cafeye girdim ve kahve sipariş ettim. Cam kenarı bir masaya geçip beklemeye başladım. Hemen karşımda biri daha oturuyordu ama telefonuna fazla odaklanmış gibiydi. Beni fark etmediği belliydi. Son umut kırıntılarımla önümdeki mavi saçlı çocuğa seslendim.

"Bakar mısınız acaba?"

Kafasını kaldırıp çatılmış kaşları ile beni inceledi. Konuşmamı ister gibi yüzüme bakınca devam ettim.

"Acaba Seungmin ve Felix isimli kişileri tanıyor musunuz?"

Başta biraz düşünmüş ardından sorumu yanıtlamıştı.

"Ah evet tanıyorum. Eskiden aynı fakültedeydik. Sanırım ikisi birlikte bir şeker dükkanı açmışlardı. Ama genelde merkezdeki kütüphanede olurlar. Eminim onları orada bulabilirsin."

Gelen kahvemle birlikte ayağa kalktım. Kahvemi yolda da içebilirdim.

"Çok teşekkürler."

"Ah onlara selamlarımı iletebilir misiniz acaba?"

Başımla ufak bir onay verince gülümseyerek bana teşekkürlerini sundu.

Yol boyunca etrafı kontrol ederek kütüphaneyi aradım. O sırada kahvemi çoktan bitirmiştim. Sonunda bulduğum kütüphane ile derin bir soluk verdim.

Büyük ve koyu kahve kapılarını aralayıp kendimi içeri attım. Baya yorulmuştum. Tamam yüzlerini bile bilmediğim iki kişiyi arıyordum. Bu kütüphane bu kadar kalabalık olmak zorunda mıydı ki?

Love Paradise/ HyunsungWhere stories live. Discover now