19♤- Kanlı gün

56 13 2
                                    

FELAKET: AYRILAN YOLLAR

Berbat hayatımda bana yeniden umut olan Barış'a, hayatı onun sayesinde sevdiğim Miran'a bin basar.

İki gün, koca bir iki gün vardı önümde. Gelinlik seçmek için mağazaya gelmiştik uzatabildiğim kadar uzattım gelinliği almak için. Hazal son dediğim şeylerden etkilenmemiş gibi bana gelinlik gösteriyordu.

"Tamam yeter ya alalım bir tanesini gidelim artık" diyerek Hazal'ı tersleyince yüzünde kocaman gülümseme oldu "Asil iyi misin bir kere evleniyorsun" dediğinde alaycı kahkaha atarak yanına gittim kolundan tutup kulağına fısıldadım "o bir kere dediğin şey benim hayatıma maal olacak, ya sesini keser şurdan gideriz ya da çevren var demem seni burdan sürüyerek çıkartırırım" kolunu sertçe çekip mağazadan dışarı çıktı. "Ölçülerimi aldınız zaten verdiğim adrese gelinliği gönderirsiniz" çalışana seslenip bende çıktım mağazadan.

"Sevgilimi seviyorum" diyerek Ateş yanağıma öpücük kondurdu zoraki gülümseyerek ona döndüm "siz çok yakışıyorsunuz" Ateş'in arkadaşlarıyla akşam yemeğindeydik. Adını zor hatırladığım ama itici göründüğü için bir yerlerde hatırladığım Berk, pis pis sırıtıyordu. Yanında olan İbrahim daha çok benim içimi rahatlatmak için gülümsüyordu, abi şevkati vardı.

"Bir şey eksik mi? Eğer eksikse söyleyin" İbrahimin sorusu banaydı anlamıştım. "Siz iyi olun yeter" diyerek tebessüm ettim. O esnada bacağımdan yukarı ayakkabı sürtünmeye başaldı gözüm Berk'e kaydığında bana göz kırptı. "Benim lavaboya gitmem gerek" diyerek kalktım masadan. Kapıyı açıp gireceğim esnada "güzel plan" diyen Berk'in sesini duydum "anlamadım" diyerek ona döndüm gülümsedi, gülümsedim. "Tam olarak neyi?" Dediğinde bana bir adım attı aramızda son bir adım vardı "ben birisi var mı diye bakayım" alt dudağımı ısırarak kapıdan içeri girerek kapıyı kapattım. Kabinlerin hepsine baktım kimse yoktu. Üzerimde siyah gömlek vardı birkaç düğmesi açıktı altımda kahverengi bol paça pantolon vardı saçlarım açıktı. Çantamdan kırmızı rujumu çıkartıp tazeledim. Kapı tıktıklandığında derin bir nefes alarak kapıya yöneldim bir kez daha çaldığında kapıyı açtım Berk kolunu duvara yaslamış şekilde duruyordu "çok beketin ama" diyerek bana doğru eğildi dudakları dudağıma değeceği anda küçük bir öpücük kondurup geri çekildim "sence de beklemen gerekmez mi?" Diyerek gülümsedim "hem daha yeni rujumu tazeledim bozulmasın" diyerek mermerin üzerindeki çantamı alıp yanından çıkacağım esnada kolumdan tutarak kapının kenarına yasladı bir eli başım üzerinde bir eli dudağıma dokunuyordu "olsun tazeleriz" dediğinde sırıttıp iki bacak arasına vurdum "sen beni ne sanıyosun aptal" o öne eğilmiş bir şekilde acı çekerken tekme attığımda yere düştü "bunun hesabını ödeyeceksin" dediğinde kahkaha attım "çok hesap ödeyen var ama" diyerek yanından uzaklaştım.

"Çok bekletmedim umarım" diyerek bardaktaki sudan içtim. "Yok canım ne bekletmesi" diyerek İbrahim gülümsedi bende karşılık olarak gülümsedim.

...

'Yeni film çıktı sadece sinamalarda uzak mesafede birbirine aşık olan iki gencin hayatı. Tamam anladım yurt dışına gittin ama neden ayrıldın ki benden? Seni özlüyorum ama bir gün gelirsen affetmem çünkü ben böyleyim. Bugün Ateş'in arkadaşlarıyla yemek yedik sırf abi olarak gördüğüm insana gülümsedim diye dayak yedim şuan bu sayfayı yazarken üzerine kan düştü:) ama bunu sen nerden bileceksin ki?

Bir gün pişman olup geri gel ama geldiğinde; ayaklarıma kapan, yüzlerce kez özür dile ama bana kavuşama sana ettiğim bedduam bu, işine gelirse.'

Elimdeki günlüğü kapattıp kasamın içine koyup kilitledim banyoya girip duş aldım üzerime pijamalarımı giyinip hiç istemediğim ama zorunda olduğum yatağa girdim yanımda Ateş mışıl mışıl uyuyordu onada ettiğim tek beddua var bu yatak, bu uyku ona zehir olsun...

FELAKET:AYRILAN YOLLARWhere stories live. Discover now