Duygular... Her biri ayrı, her biri özel. Birinin diğerine üstünlüğü yok. Hepsi kendi krallığının hem sahibi hem varisi. Bir zaman var ki, her birinin arasındaki görünmez, kalın sınırların bir anda kaybolması mümkün. Bir an var ki, ne hissettiğini ayırt edemeyecek kadar duygulara bulanırsın. Bir an var ki, tüm duygular çağlar damarlarında.
Mehmet, direksiyonu sıkı sıkı sarmış babasının kesin talimatıyla onlara doğru arabayı sürerken hem bomboş hem de karmakarışık hissediyordu. Bu akşam neler olmuştu öyle. Her şey ne kadar da olağan ve durağandı gecenin başında. Alışkın olduğu lansman gecelerinden hiçbir farkı yoktu. Gece sonuna yaklaşırken, birden koca bir curcuna başlamıştı. Önce iftiraya, sonra ihanete uğradığı ima edilmişti. Sonra yaşadıklarının bir oyun olduğunu öğrenmişti. Karısının sıcacık dudaklarında kaybolmuş, kasılan bedeni yumuşacık olmuştu.
Zeynep kocasının sessizliğinden tedirgindi. Kayınpederi, salonda hiç kimse kalmadığında şimdiye kadar hiç görmediği bir yüz ifadesi ve ne hissettiğini kesinlikle belli etmeyen ses tonuyla "herkes bize geliyor," deyip hızlı adımlarla çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Fikir kendisinden çıkmıştı. Genç kadın bunu söylemediği müddetçe ne Melek ne de Zerrin Hanım onu ele verirdi. Kendisi yüzünden diğerlerine olumsuz bir tavır takınılmasını istemezdi. Gider gitmez konuşup, her şeyi anlatacaktı.
En son Zeynep ve Mehmet çifti geldi eve. Mehmet ağır hareketlerle arabayı bahçedeki alana park etti. Çift indikten sonra sessizce kapıya doğru yürümeye başladı. Mehmet, karısının elini kavrayıp ufacık bir öpücük kondurdu üzerine. Genç kadının hissettiği tedirginlik bir anda kayboldu. İçten bir tebessüm ele geçirdi yüzünü. Zili çalıp, kısa süre sonra kendilerini salonda bekleyen aile üyelerinin yanına gittiler. Kimse konuşmuyordu. Genç çift de sessizce geçip koltuklardan birine yan yana oturdular. Zeynep'e yıllar gibi gelen sessizliğin sonunda, Tekin Bey "sizi dinliyorum hanımlar," diyerek konuşmayı başlattı. Üç kadın da, önce birbirlerine baktı. Zerrin Hanım konuşmak için ağzını açmıştı ki, Zeynep "ben anlatayım," diyerek kayınvalidesiyle göz göze geldi. Zerrin Hanım gözlerini kapatıp açtı. Bu 'arkandayım,' demekti. Derin bir nefes aldıktan sonra söze girdi genç kadın.
"Annem ve Melek Abla, o gün geldiklerinde duyduklarıma çok şaşırdım. Annem anlatırken çok tedirgin ve öfkeliydi. Anlatmayı bitirdiğinde, hissettiğim siniri bastırmak için çok çabaladım inan baba. Gidip hesap sormak, yakasına yapışıp ellerimle nefesini kesmek için can attım."
Zeynep doğrudan Tekin Bey'e bakıyordu. Tekin Bey ise kocaman açtığı gözleriyle ilk defa bu halde gördüğü küçük gelinini anlamaya çalışıyordu. Genç kadın anlatıyordu ama elleri titremeye başlamıştı. Kayınpederinin yüz ifadesindeki değişimlerden korkuyordu. Bütün vücudu bir titreme dalgasına tutulmak üzereydi. Kendini sıkarak anlatmaya devam etti.
"Sonra kendime 'sana yakışmaz' dedim birkaç defa içimden. Ardından aklıma butikten kamera görüntülerini istemek ve yaptığı bu terbiyesizliği herkese göstermek geldi. Annem aradı ve kameraların ses kaydı yapıp yapamadıklarını sordu. Olumlu cevap alınca kayıtları almak zor olmadı malumunuz. Organizasyonun ev sahibi olunca zaten her şey bizim için çok kolaydı."
Derin bir nefes alıp, gözlerini kapatıp açtı. Artık konuşmakta çok zorlanıyordu. Ama bitirmek zorundaydı.
"Yani bu gece ne yaşandıysa mimarı benim. Eğer kızacaksan, bu rezillik için hesap soracaksan ne annemin ne de Melek ablamın suçu var. Tek sorumlu benim."
Başı dik, yine doğrudan kayınpederine bakıyordu Zeynep. Kendisini kasmaktan, titrememek için tutmaktan bayılmak üzereydi. Tekin Bey ifadesini hiç bozmadan, "demek bütün bunlar senin başının altından çıktı," diyerek ilk tepkiyi verdi. Genç kadın başını sallamakla yetindi. Çünkü konuşacak gücü kalmamıştı. Hareketsiz kalmaya çalışıyordu yoksa içinde bulunduğu durum, yaşadığı korku pek iyi sonuçlanmayacaktı.
YOU ARE READING
İZAE
Romance"İstediğin her vakit seninle seks yaparım, ama asla sevişmeyeceğim," demişti birkaç saat önce koluna takıp nikah masasında 'evet' dediği kadın Mehmet'e. "Sevişmek, sevmekten türemiştir Mehmet. Biz birbirimizi sevmiyoruz. Ben zorlandım bu evliliğe...