9. İLK İYİLEŞME

Zacznij od początku
                                    

“Hiç sevmedim bu adamı. Zaten sen evlisin sana ne başka adamlardan Elmas değil mi? Dayıma söyleyeceğim bu adamu dövsün!” dedi Mete sinirle.

Şaşkınlıkla ona dönerken o sarıldığı kolumu bıraktı ve yüzüme kaşlarını çatarak baktı. “Onlar ne biçim sözler, denir mi öyle hiç? Evliyim diye erkek arkadaşım olamaz mı?”

Mete omuz silkti. “Dayım bana dedi ki erkek adamın karısının yanında erkek sinek bile uçamazmış. Kocası tek kocasına ait olmalıymış.” kafa karışıklığıyla yüzünü buruşturdu. “Karısı kocasına, yok kocası karısına, yok öyle değildi. Unuttum Elmas ya.”

İstemsiz olarak kıkırdadığımda telefonum çaldı. Cebimden çıkaramadan Mete uzanıp telefonumu çıkardı ve kim olduğuna bakmadan açtı. “Teyzoşum!” diyerek şakıdıktan sonra, “Hayvanat bahçesinin oradayız.” diye cevap verdi. “Burada.” kafasını sallayıp telefonu elime verdi. “Al seni istiyor.”

“Efendim Hazal?”

“Kuşum ben yoldayım. İsterseniz yol tarafına çıkın, arabayı bulamazsan ben gelip alayım sizi.” dedi.

Kucağımda uyuyan Mihrimah’a baktım. “Gelip sen alır mısın bizi? Mihrimah uyudu ve Mete’nin elini tutamıyorum.”

“Uyudu mu?” diye şaşkınlıkla sordu Hazal. Kaşlarımı çatıp dudaklarımı ıslattım.

“Hmhm uyudu, bir yarım saat falan oluyor uyuyalı da neden bu kadar şaşırdın?”

Kapının açılıp kapanma sesi geldiğinde Hazal’ın bizi almaya geldiğini anladım. “Küçük cadı kolay kolay uyumaz inat eder de ondan. Gülcan bile kafayı yiyor uyutana kadar, uyuduğunda da nefes aldırtmıyor evde.”

Gözlerimi büyütüp Mihrimah’a baktım, hiç de öyle bir zorluk yaşamamıştım. “Bana zorluk çıkarmadı.”

Hazal telefonu yüzüme kapattığında Mete yine, “Teyzoşum!” diye bağırdı ve koşarak Hazal’a sarıldı.

Hazal Mete’yi kucağına alıp etrafında döndü. “Aşkım.” yanağından öpüp derin bir oh çekti. Bize doğru gelirken gözlerini büyüttü. “Ay şaka gibi gerçekten uyumuş.”

Ayağa kalkarken belimde hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. “Eve gidelim artık hadi. Sıcak bir duş alıp dinlenmek istiyorum.”

Hazal beni onayladığında yavaş yavaş arabaya doğru yürümeye başladık. Mete bugün oynadığı oyunları ve tanıştığı çocukları anlatırken Mihrimah, “Anne.” diyerek kafasını iyice göğsüme yasladı. Kafamı eğip ona baktığımda dudaklarını meme emiyor gibi hareket ettirdi.

Gülümseyip saçlarından öptüm.

^^^

Eve gelince hayal ettiğim gibi sıcak bir duş almış ve üstümü giyinip saçlarımı bile kurutmadan kafamı koyup uyumuştum.

İki saat sonunda uyandığımda akşam yemeği saati gelmişti, yüzümü yıkayıp üstümü değiştirmeden aşağı indiğimde sofra yeni kuruluyordu.

“Anne!” Mete’nin yine bağıran sesini duyduğumda yavaş adımlarla salona geçtim. Gülcan’ın gözleri bana dönerken gülümsedi.

TUTSAK Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz