istemem

220 18 0
                                    


Merhabalar yeni bölüm ile yine ben

İyi okumalar.

___________________________________________

İçindeki heyecan ve mutluluk hayatı boyunca yaşamadığı türdendi Hevidar'ın, yüzünden silemediği tebessümü ile köy meydanından geçerken eğdi başını görmesindi millet gülümsemesini öyleydi ya bu insanlar mutluluğundan bile bin bahane çıkarırdı.
Silemedi Hevidar gülümsemesini içindeki kötü hisse rağmen, hızlı adımlarla geçti meydanı eve gelmek istedi bir an önce.

Evin kapısına vardığında gördüğü ayakkabılar ile içindeki his misliyle arttı bedeninde dolanan korku ile elleri titredi Hevidar'ın, gelmemiş olmayı diledi Hevidar, yada aklına gelenin olmamış olmasını, olduğu yerde dikilmeye devam ederken içerden çıkan erkek kardeşine baktı Hevidar titrek sesiyle sordu cevabını duymaktan korktuğu soruyu.

"İslam kim gelmiştir, neyin nesidir bu ayakkabılar."
Küçük çocuk baktı ablasına saf duyguları ile bilmezdi ki o gözlerde gördüğü korkuyu, ruhunu yakan ateşi hissedemezdi.
Küçük elleri ile ağzını silip gülümsedi ablasına iki ön dişi düştüğü için hafif peltek şekilde konuştu neşeyle.

"Hamza ağa, Muhsin ağa ve Yasin ağabeyin ayakkabılarıdır, görücüye gelmişlerdir."
Bir cümle ile ölümüydü insan? Ölüyordu Hevidar ruhu gidiyor kalbi açıyordu, korkudan dizlerinin bağı çözülüyordu sanki, dili tutulmuşçasına tek laf edemiyordu.

Elbisesinin iki yanını sıkıca tutup var gücüyle sıktı ellerini ayakta durmaya zorladı kendini, düşmek istemiyordu Hevidar hem belki babası vermezdi onu Abdullah ağabeyi Zerya'yı isterdi Hevidar Abdullah'ın berdeli olacaktı, acınası haline sevindi Hevidar.

Kadın köleydi, kadın bedel di, erkeğin evlenmesi için masraftan kaçınma yoluydu, kadın mecburdu, susardı dinlerdi, emir alır itaat ederdi, kocasını tatmin eder babasının ayağını yıkar nenesinin altını temizler annesi ağabeylerine hizmet eder susardı kadın.
Bu kadardı kadın olmak zalim doğunun törelerine adalet ve hak sağlamak için adaletsiz ve vahşice kurban edilen bir hiçti kadın. 

Küçük İslam konuşmayan ablasını boş verip neşeyle sekerek uzaklaştı yanından arkadaşları ile oynamak için köyün samanlıklarına doğru gitti.
Hareketsiz bekledi Hevidar ne tepki verebiliyor ne uzaklaşabiliyordu korkusu esir almıştı bedenini, elindeki su dolu kova ile gelen üvey annesi Zehra hanıma çevirdi bakışlarını Hevidar.

Zehra hanım kaşlarını çatıp baktı Hevidar'a kendine kuma gelen Nuriye'nın kızıydı Hevidar Nuriye'yi sevmezdi, çocuklarını severdi lakin sınırlarını bildikleri sürece, Zehra Nuriye'ye zorbalık etmezdi lakin gözle görülür bir zoru vardı ikisinin de bir birine, bir sebebi yoktu Tahsin beyin iki evlilik yapmasının keyfi istemişti tek eşe razı gelmemişti, karısı Zehra güzel ve dinçti altı çocuk verebilmişti Tahsin beye.

Lakin erkekti ya Tahsin lafa gelince hakkıydı iki eş te üç eş te almıştı Nuriye'yi birde beş çocuk ondan yapmıştı.
İki kadın çekişmeli de olsa mutlu mutlu yaşardı, yaşardı yaşamasına ama hepte bir diğerinin başına kakabileceği bir hatasını arardı.

Elindeki su kovasını bırakıp elini beline yerleştirip baktı Hevidar'a, ne bekliyordu ki hala gelip alsındı elindeki kovayı Hevidar dururken kendisi mi taşıyacaktı?

"Ne bakarsın Hevidar illa ben mi diyeceğim sana kovayı almanı?"
Sesine yansıttığı siniri ile gözlerini dikti Hevidar'a garip bir hali olduğunu anlamıştı lakin ne olduğunu çözememişti.

Transtan çıkmış gibi irkildi Hevidar titrek adımlarla Zehra anasının yanına gelip kovayı aldı, üvey annesine bakmadan buğlu gözleri ile yürüdü evin kapısına geldiğinde durdu, girmek istedi lakin giremezdi kızardı babası ağabeyi.

ZANA   (Töre)Where stories live. Discover now