Hevidar

331 20 2
                                    

Merhabalar nasılsınız.

———————————————————–

saklandığı kayaların ardından nazlı nazlı yürüyen kadına baktı, etrafını kontrol ederek geliyordu kimseye görünmemek için,
Ahmet olduğu yerden ayrılıp kadının onu göremeyeceği koca bir taşın taşın ardına saklandı.

Hevidar kimsenin etrafta olmadığına karar verdiğinde, hızlı hızlı yürümeye başladı, kayaların ardına geldiğinde kimseyi göremedi, onu çağırmıştı ama yoktu adam.
Sinirlenip geri döneceği zaman beline sarılan kollar ile irkildi kadın.

Kıtanın üzerinden şakağına konan öpücüğün kime ait olduğunu biliyordu, içi rahatladığında ellerini belindeki kollara koyarak Ahmet'in kollarını gevşetti, huzurla adama dönüp gülümsedi.

"Gelmeyeceksin sandım"
Dedi nazlı tuttuğu sesiyle, Ahmet çapkınca gülümseyip baktı kadına nasıl gelmezdi ruhunu verirdi onun yoluna,

" Nasıl olur da gelmeyeceğim sanarsın"
Dedi ciddiyetle, Hevidar omuz silkip çıktı kollarının arasından kırmızı salaş elbisesinin içinde kuğu gibi görünüyordu, beyaz kıtanın üstüne kırmızı yazma bağlamıştı, Hevidar beline kadar uzanan kıtanını savurup oturdu kayaların üstüne.

" Ne vakıt isteyeceksin beni Ahmet, bıkmışım bu kaçak buluşmalardan."
Hevidar yıllardır süren sevdasına yeni karşılık bulmuştu yıllarca beklemiş daha da beklemek istemiyordu on altısındaydı daha ama yeterliydi ona ya sevdiğine varırdı tez vakitte yada bir gün çıkarırdı ailesi karşısına birini verirdi zorla. 

Allah korusun dedi Hevidar bu düşünceye, kıyardı canına dokunursa ona başka eller, idam ederdi ruhunu, Rabbinden lanet dilerdi canını vereceği ailesi canını aldığı için.

Derin bir nefes alarak baktı karşısındaki kadına Ahmet, iki aydı buluşuyor, görüşüyorlardı yeterdi Ahmet'e göre ama vakti vardı daha, biliyordu hevidari ister ise muhakkak ağabeyi Abdullah berdel isteyecekti, zaten Abdullah'ın kardeşi Zerya'ya ilgisi vardı bayağı zamandır. Zerya mühim değildi ya Ahmet için tek sorun babası Hamit beydi vermezdi Zerya'yı.

Zerya bekar olduğunca süre de Abdullah vermezdi Hevidar'ı ona bundan susardı Ahmet, sakin adımlarla yaklaştı sevdiğine, yanı başına oturup baktı yüzüne, başladı usul usul anlatmaya.

"Biliyorsun Hevidar babam asla Zerya'yı berdele vermez Abdullah abin de Zerya bekar oldukça seni bana vermez, mecbur bekliyorum Zerya'yı, el mecbur babam izin vermez yoksa umurunda mı dersin kimse, Abdullah ağamdan eyisini mi bulur Zerya lakin istemez, benim de elimden bir şey gelmez anla beni." Diye uzunca açıkladı Ahmet.

Sinirle başını çevirdi Hevidar, yine aynı şeyleri sayılıyordu her seferinde aynı şeyler ile avutuyordu onu, kin tutmuştu Hevidar Zerya'ya, ne vardı şu kızın bahtı Kendisinde olsa babası onu böyle korusa, yoktu ama çok korkardı ya Hevidar bir gün sürüklene sürüklene o evden çıkarılmaktan, bu değil midir zaten bir an önce Ahmet'in onu babasından istemesi için baskı yapmasının nedeni.

Düşündükleri ile gözleri dolarak döndü sevdiğine Hevidar,
"Korkarım Ahmet çok korkarım, ergin olmuşum ben boyum serpilmiş göze batarım artık anlamaz mısın elalem laf etmeye başlar, ya geç kalırsan Ahmet yaşamam vururum kendimi."
Gözyaşları her sözü ile daha hızlı aktı genç kızın, çocuktu oysa hala değil mi? Öyleydi, ama değildi bu törede bu yörede değildi, haklıydı korkmakta çok haklıydı.

O değil mi zaten şu an habersiz sevdiği ile oturur iken evinde kaderinin fermanı yazılan küçük kız.

Tahsin bey evine gelen misafirleri kapıda karşılayıp içeri geçirdi, köydeki diğer bütün fakir haneler gibi tek göz odalı toptak duvarlı evde, laylon kamışlar ile işlenmiş desenli hasır halılar seriliydi, tam ortada ki kalın direğin iki yanında birer gaz lambası, ve karşılıklı iki duvarda da birer gaz lambası ile oda tam olmasa da aydınlanıyordu.

ZANA   (Töre)Where stories live. Discover now