"Ne alakası var, anne?" diye carladım panikle. "Erkek arkadaşım falan değil! Arkadaşım bile değil hatta. Sadece aynı kulüpteyiz. Beni görünce gelip bi selam vermişti." dedim annemin kafasını bulandırabilecek düşünceleri erkenden def etmek adına.

"Ah, öyle mi... Erkek arkadaşın olması düşüncesi çok hoşuma gider diyemem doğrusu ama Sasuke iyi birine benziyor. Erkek arkadaşın olsa dert etmezdim sanırım."

Annemin dediklerine yüzümü buruşturdum. Şaka mıydı bu kadın? Emin ol, gerçek yüzünü görsen ederdin, diye iç geçirdim.

"Ailesi kim bu arada? Tanıdığımız birileri mi?"

Annem eczacı olduğu için dükkana gelip giden müşterilerden kimin kim olduğunu az çok biliyordu. Annemin müşterisi olduklarını sanmıyordum ama kasabada Uchiha adını duyup bilmeyen de yoktu, yani annemin onları tanıması için müşterisi olmalarına gerek yoktu.

"Fugaku Uchiha'nın oğlu." dedim büyük bir merakla(!)

Annem bardağına su doldurmayı bırakıp bana döndü. "Gerçekten mi? O çocuk Uchiha mı?"

"Niye bu kadar şaşırdın ki? Bir önemi mi var? Hepimiz gibi biri işte."

Aslında annemin tepkisi pek yersiz değildi. Eskiden olsaydım ben de her adı geçtiğinde böyle abartı bir tepki verirdim ama artık akıllandığım için onların da bizim gibi olduğunu biliyor ve herhangi bir yakışıklı mit karakterinin torunları gibi olmadıklarını hatırlayarak tepki veriyordum. Hoş, karakterlerine bakınca biz normal insanlar gibi değillerdi ama bu başka bir konuydu.

"Hayır, hayır. O şekilde düşünmedim elbette. Sadece," bardağı tezgaha koyup yanıma geldi. "Yani bilirsin, kasabanın kurucu ailelerinden. Üstelik her ne kadar kabullenmesi zor olsa da güç önemlidir ve böyle bir kasabada torpilin olmadığını söylemek zor olur."

Bundan kastını anlamadım. Kurucu ailelerden biri olmaları ya da kasabada torpil dönmesi ve güçlü olmalarının ne gibi bir olayı vardı ki?

"Yani öyle bir çocukla ilişkin olsa fena olmazdı diyorum."

Annemin dediğine yüzümü buruşturdum. Gerek Sasuke'nin kabalığını gerek de pislik Nick'in Tenten'e yaptıklarını düşününce varlıklı ve gücü olan biriyle olma düşüncesi mide bulandırıcı geliyordu.

"Zengin ve güçlü birisi umurumda değil. Normal ve saygılı birilerini tercih ederim. Hem nasılsa ben bu kasabada durmayacağım sonsuza kadar. Eğer doktor olursam kesinlikle duracağım yer olmayacak yani. Bu da birinin gücüne ihtiyaç duymayacağım anlamına gelir."

Yüzüme bilmişce bir gülümsemenin hakim olmasına izin verip üzerimi değiştirmek için odama çıktım. Şu mini elbiseden bir an önce kurtulmazsam içinde patlayacaktım.

SASUKE

Arabayla eve doğru sürerken aklımı tamamen yolda tutmaya çalışıyordum. İlk kez araba sürerken kontrolümü sağlamak bu kadar zordu çünkü bu gece aklımdan bir türlü çıkmak bilmiyordu. En son hangi yıla bu kadar mutlu girdiğimi hatırlamıyordum. O kadar uzun zaman olmuştu ki... Öncekinde abim Itachi vardı, annem vardı, babam vardı. Bütün aile birlikteydik. Bazılarında Obito ve Shisui de olmuştu. O günlerden geriye ise hiçbir şey kalmamıştı. Ne annem buradaydı, ne de Itachi. İkisinin gidişi ardından babam da kendi kabuğuna çekilmiş ve vaktinin çoğunu işe ayırmaya başlamıştı. Bu yüzden bu yılbaşı uzun bir zamanın ardından hem yeni bir soluk olmuştu hem de yeniden mutlu geçmişti, en azından benim açımdan.

Elbette annemin olmasını çok dilerdim fakat, tanrı yalvarışlarımı duymuş olmalı ki, bu seferkinde Sakura ile birlikteydim. Umarım bundan sonrakilerde de olacaktı fakat bunun için öncelikle hatalarımı telafi etmeli ve onun karşısına düzgün bir erkek olarak geçmeliydim.

blood in the water | sasusakuWhere stories live. Discover now