}{5.1}{

95 84 4
                                    


Elimle alnından itip zorlukla uzaklaştım gözlerimi gözlerine dikip

"Saçmalama"

İlk erkek itiraf eder kafasında asla değildim fakat henüz bir şeyler söylemek için erkendi. Saçlarını karıştırarak eski yerine geçip bana dönük oturdu yanakları kızarıktı.

"Haddimi aştım rahatsız ettim galiba seni"

Az önceki yakınlıktan dolayı söylediğini düşündüm

"İnsanların yakınlığını sevmiyorum"

Hayal kırıklığı ile bana alttan bakıyordu yanakları daha da kızarırken ayağa kalkıp ekledim

"Senin değil"
Gözleri hızla büyürken masaya dönen bakışları üzerime dönsede ben arkamı dönüp sınıfa çıkmaya başlamıştım bile merdivenlerin orada yanımda bedenini hissettiğimde göz ucuyla bir bakış atmıştım yanakları tatlı bir pembelik yayarken dudaklarında hafif bir tebessüm vardı uzun ince parmaklarıyla düşen gözlüğünü itip elindeki kitabı sıkıca tutuyordu.

Sınıfa girdiğimizde amansız hızlanan kalbim içimde düz çalışan organlarımı bile şaşırtırken dışardan olabildiğince sakin durmaya çalışıyordum duygularımın arşa çıktığında oluşan kargaşa beni korkutuyor olabildiğince sakinleşmeye çalışıyordum.

Sıraya oturduğumda Feza yanıma oturmuş bendeki değişikliği anında fark etsede bakmaktan başka bir eylemde bulunmamıştı.

"Minel sen iyi misin?"

Gözlerimi kapatıp yanımdaki çantayı Fezaya fırlattım

"İçindeki ilacımı ver"

Karıştırırken içindeki şeylerin sesleri gelirken elime tutuşturulan ilaçla kapağını açıp mavi haptan bir tane yutmuştum ağzımın önüne getirilen şişe suyla sorgulamadan hızla içmiştim

"Kimin suyu bu"

Gözlerime içine iyi olduğuma emin olmak ister gibi bakarken cevap vermişti.

"Benim"

Gözlerini önündeki test kitabına çevirip arkasına yaslanmıştı aldığım ilaç bedenimi yorarken bana yakın olan omuza başımı yavaşça koydum.

Feza dönüp bana bakmamıştı bana biraz daha yaklaştığında kafam omzuna daha rahat yaslanmıştı.

***

Sırtımızda çantalarla okuldan çıktığımızda Feza sessizliğini koruyor önündeki taşlı yola bakıyordu
İleride gördüğümüz Ares önünde kendinden büyük fazlasıyla açık giyimli bir kızla konuşuyordu kadın avucuna bir şey bıraktığında hızla alıp uzaklaştı.

"Feza o ne?"

"Ot gibiydi duymuştum içtiğini ama bağımlı değilmiş galiba"

Gözlüklerini düzeltip bana baktı.

"Boşver, partiye geleceksin değil mi"

"Evet"

Gözlerindeki parıltıyla önüne döndü

"Eğlenceli olacak"

"Sanmıyorum"

"8 de alırım seni beraber geçeriz"

"Olur"

Yollarımız ayrıldığında hızla eve gidip çantamı bir köşeye fırlattım alarm kurup kapıyı ve pencereleri kilitledikten sonra kendimi yatağa attım.

***

Dudaklarımdaki ruju ruhumu renklendirmek için sürdüğümde fazla absürt durmuştu ama bozmadım bir Bihter Ziyagil kuralıydı bu kanuna geçmesede bütün kadınların kafasında olan bir kuraldı, o kadın ne kadar acı çekmişse dudaklarıda o kadar koyu olurmuş deri dar pantolon motorcu deri ceketim sıkı bağladığım saçlarım ve kırmızı rujumla olmuştum fazlaydım bile saat tam 8 i gösterdiğinde anahtarı alıp çıktım.

Düşler Okulu Where stories live. Discover now