🔫31. Lem-Yezel, Evinde dinlen

1.8K 105 8
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨

Bakara Suresi, 234. ayet: İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır.

Güzellerim karneler iyidir inşallah. Ben yine de size iki bölüm attım.

31.Bölüm
(Ev değil ufak saray)


Allah'ım biliyorsun bu kulun çok bir gururlu keşke azıcık gururundan alıp beynine versen! Zira iki kuruşun hesabını yaparken kalkıp gelinliği ben alacağım dedim! Nerelere bayılsam acaba?

Yerimden kalkıp aydınlanmamış hava ile namaza durdum. Ellerimi açıp önce kendime sonra da çevreme akıl fikir diledim. Allah'ım çok karmaşık duygular içerisindeyim. Ya ben evlenir evimde otururum sanıyordum ama işler hesap ettiğim gibi gitmiyor.

Tamam ben her zaman eğitimli, kültürlü biri oldum. Dik duruşlu ve kendi adıyla bilinen biriydim ama şimdi kocamda kocam delisi gibi duruyorum. Of hep nefret etmişimdir öylesi insanlardan ve ben şu an öyleyim. Bir elimde kahve sunumu yapıp "Kocişimle akşam keyfisi" diye paylaşmadığım kaldı! Gerçi o ışık var, ben yakında onu da yaparım.

"Kızım iyi misin? Dalmışsın"

Ayy ben yine kalakaldım. Derince nefes vererek yerimden kalktım ve babaanneme baktım. Gözleri gülüyordu. Elimi tutup beni çekti ve yatağa oturttu. Diğer yanıma da kendisi oturup o güzel misk lavanta kokuyla elimi uzattı ve yanağımı okşayıp "Yüzüne renk geldi güzel kızım"dedi. Benim mi?

Gülümseyerek ayağa kalktım ve başımdaki yazmayı çıkarıp ürün reklamı yapar gibi elime masadaki serumu alıp "C serum sağolsun yüzümü aydınlattı"deyip güldüm. Oysa alakası yok, aylardır sürmüyorum. Ama evet her an al al duran yanaklar, parlayan cilt ve parlayan bir çift gözüm var.

Tarağımı alıp saçımı tararken babannem ayağa kalktı ve yanıma geldi. Elimdeki tarağı alıp saçımı ufak ufak taramaya başlamıştı. Aynadan görünen gülen yüzüne ben de gülümseyip ellerimi indirdim.

Babaannem saçımı tarayarak "Küçük bir çizgi film vardı. Neydi adı.... Yıldızlı bir şeydi..."deyip eğilip bana baktığında gülerek "Yıldız tozu"dedim. En sevdiğim çizgi filmdi. Yıldız tozlarıyla büyüyen bir kızı anlatırdı. Annesi, babası ve ailesinden miras kalan Yıldız tozu.

Babaannem saçımı taramaya devam edip "Hah Yıldız tozu, her sabah kalkıp başına dikilirdin ama..."deyip tarağı indirdi ve elleriyle saçımı düzelterek "Hamza'nın gözleri de aynı o yıldız tozları gibi"dediği anda aynada kalan gözlerim babaannemde takıldı. Yıldız gibi mi? Yani evet böyle bakınca uzay boşluğunda süzülen melek gibi gökyüzüne doğru iniyor insan. Ay babaanne aklımı karıştırma ya!

Yüzüme inen sıcaklıkla hızla babaanneme döndüm ve "Dedesi olaydı sana da alırdık!"deyip güldüğüm de yüzünü ekşitip "Delinin zoruna bak! Bak kızım el kapısında bunu yapma vallahi ertesi gün bırakırlar. Gerçi Hamza oğlum bunu görmüştür diye düşünüyorum"dedi. Hem de alasını gördü.

Yüzüne yumruk attığım an aklıma geldi. Ahh babaanne o kaderine razı geldi boş ver sen.

Sadece gülümseyip dolaptan kıyafetlerimi çıkardım. Hadi bakalım koca gün bizi bekliyor.

...

Evdeki gerekli eşyaları kolilemiştik. Bardak, çanak, çömlek derken kalan eşyaları da sarıp sarmalamıştık. Koltuklar, yataklar bir bir nakliye ile giderken garip hissediyordum. Başka bir eve yeni bir hayat için gidiyoruz ve gideceğim evde evlendiğim adamın evi olacak. Bir daha kendi yatağım olmayacak, yazdığım günlüğüm, okuduğum kitaplarım olmayacak...bana dair hiç bir şey kalmayacak. Off Allah'ım ne zormuş evlenmek.

Mihre-i Lem-YezelWhere stories live. Discover now