🔫30. Lem-Yezel, aşıksın

1.8K 124 5
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨
Tahrim Suresi, 1. ayet: Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

30.Bölüm
(Sen aşıksın arkadaş)

İkimizinde sakin sakin çıktığı kapıda öylece durmuştum. Tam kapının önünde kar yağıyordu ve derince nefes aldım. Allah'ım ben rahatlamak için evlendim şu an daha da strese girdim. Anacım benim kafam zehir gibi çalışırdı ama şimdi değil zehir arı balı bile etmez. Baksanıza ne kıvama geldi! Bazıları sağolsun zihnimle oynamayı iyi biliyor.

Rabbim beynim ihraç fazlasından kalmış ve ucuza alınmış gibi durgundu. Oysa şu an ona hesap sormam gerekirdi. Suyun üstünde eşimi bırakmayan su samuru gibi el ele tutuşmuş duruyorduk...aha biz hala el eleyiz değil mi?

Kar ince ince yağıyor ve her yer ışıl ışıl parlıyordu. Ben ufaktan elimi çekip başımı düzeltir gibi sağımı solumu sağa sola atıp "Ouyh baya soğukmuş. Şey beni eve bırakır mısın?"dediğim de başını yavaşça indirip "Gidelim yoksa ben dayanamayacağım"dedi ve araca doğru yürümeye başladı.

Elim başımda durmuş onun arkasında bakarken durmayıp peşinden fıtı fıtı yürüdüm ve ben de yanına bindim. Yola bakan adam aracı çalıştırmış giderken klimayı da açmıştı. Ohh resmen donmuşum.

Ellerimi ohlayıp ısıtırken aklıma elini tuttuğum an geldi. Allah'ım ne kadar tuhaf bir hismiş. Evet birini sevdim ama malum haram diye evliliğe sakladım her şeyi...şimdi de böyle olunca böyle içimde tuhaf hisler yeşermeye başladı.

"Neye gülüyorsun?"

Kulağıma değen sesle başımı kaldırdım ve karşı cama baktım. Ay ben bunu unuttum. Leyla oldum resmen. Boğazımı temizleyerek "Elimi ısıtınca aklıma Gözde geldi....ama sana bir şey soracağım"deyip elimi indirdim. Sabahtan beri beni yiyordu.

Merakla bakan adam mavileri bana çevirdi. Ay öyle de bakınca olmadı. Enselenmiş hırsız gibi kalakaldım. Leylalığın devamı şirin gibi oldu.

Yutkunup "Şey...mantara alerjim olduğunu nereden biliyorsun? Bir de mısır sevdiğim....sana bunları söylememiştim"dedim. Leblebi yutmuş bebe gibi durmuş ona bakıyordum. Fakat onun dudakları kıvrıldı ve başını sallayıp "Acaba o kadını mı anımsadı?"deyip önüne dönmüştü. Bu de ne demek? Senin aklına gelmez miydi? Nez oradaydı ve tesadüf etmiş olamaz mı?

Başını iki yana sallayıp "Biz vali beyin çalıştayındayken Yasin, Gözde'ye pizza söyleyecekken Gözde söylemiş. Ablam her yemekte mısırı sever ama mantara alerjisi var mantarsız olsun o da yer demiş"dediğinde kaşlarım havalandı. Oy kuzum benim senin o güzel düşüncenden öpüyorum. Kalbini sevdiğim kız beni de düşünürmüş.

Gülümseyerek bakarken Hamza "Yasin de dikkat et bir yerde kızı zehirleme deyip söyledi"dedi. Evet yüzüm şişiyor, nefes alamıyorum ve bayılıyorum. Başımı sallayıp "Peki bu balayı gerçek mi?"dedim. Yani o da yalan söylemez ama işte yanımızda olanları varsayarsak doğru söylememe imkanı da olabilir.

Hamza dikkat kesilip mavileri bana çevirdi. Sanki mimiklerini ölçüp ona göre cevap verecekti. Ben de öğretmenliğin verdiği psikolojisi derslerine dua ederek onun mimiklerini okumuştum. Ters tepmeyip minik bir sırıtma attım. Ama içim yangın yeri!

Derince nefes verip "Acaba onlar için mi söyledi?"deyip önüne döndü. Ya bu benim niye aklımı okuyor? Sinirle önüme döndüm. Yok ben dört sene boşuna okumuşum hale bak asıl o zihin okumayı öğrenmiş. Acaba hogwarts mı, sihirli annem mi?

Sonuna kadar inkar moduna geçip "Katiyen düşünmedim. Sadece Gözde babaannemi ayarlamam lazım....hem bana sormadın bile gelir miyim gelmez miyim?"dedim. Koşa koşa gideceğim haberi yok.

Ben de camdan ağır ağır düşen karı izliyordum. İç çekerek camda buğu çıkardım ve ben de gerekeni yaptım. Baş harfimi yazıp kalp içerisine aldım.

"Kışın en fazla ne olur diye düşünmüş ve iki seçenek sundu. Zigana ya da Uludağ kayak merkezinde birinde tatil fırsatı sundu"dediği anda ışık hızında ona döndüm ve "Trabzon!"dedik ikimiz aynı anda!

O an tebessüm edip "Tamda böyle düşünüp Trabzon dedim"dediği anda heyecanla ellerimi kaldırdım ve "Yaa inanmıyorum Karadeniz'e gidiyoruz!"ellerim tavana değdiği anda "Ayh sığmadım! Of tamam ne zaman gidiyoruz? E babaannem ne olacak? Bence biz-"derken Hamza elini kaldırıp "Sakin ol ben halledeceğim. Hem zaten artık geçme vakitleri geldi. Ben bir kaç gün istedim. O süre zarfında evi taşırız, düğünü hallederiz sonra da direkt çıkıp gideriz"dedi. Ayy demek tatile çıkıyoruz? Ama düğün var ve...gelinlik yok.

Ellerimi indirip ona döndüm ve "Ama gelinlik yok"dedim sanki sadece ben evleniyormuşum gibi. Hamza hala sakinliğini koruyarak "Yarın siz gidip bakın ben dağmatlığı son dakika da olsa hallederim. Ha bu arada...."dedi ve elini montun cebine sokup bir şeylerle uğraşırken yavaşça elini çıkardı ve bana uzattı. Bu da ne?

Elinde kart vardı ve bana uzatmıştı. Anlamamış halde bakarken tekrar uzatıp yola bakarak "Bilmiyorsan söyleyeyim gelinliği damat alır"dedi. Aaa saçmalığa bak...tamam da biz normal evlenmiyoruz ki hem farkında mı bilmem ama ben sınırı zorlamış biriyim.

Ona şaşkın şaşkın bakıp "Ya sen azılı bir enayisin ya da gerçekten bana aşıksın"dediğim anda gözleri aniden açılan adam neye uğradığını şaşırmış halde arabanın hakimiyetini kaybetmiş halde birden sağa sola gidiyorduk. Ya manyak mısın Mihre bu söylenir mi? Çığlık attığım anda birden aniden frene basmıştı ve başım öne doğru gitmişti.

"Yaaaa!!!!"

Bağırdığım anda kalbimde gelen büyük çarpıntı sesi bütün vücuduma yayılıyordu. Elim ayağım titremeye başlamış halde başımı kaldığım anda karşımda el vardı.

"Öldüm mü? Allah'ım sorgu melekleri bana el mi uzatıyor?"

Şaşkınca bakarken kendi elimi de kaldırıp tırnağıma kadar titrer halde o elin yanına götürdüm ve "Ama tutamam ki"dedim. Çünkü o eli Hamza tuttu başka kimse tutmasın...

"İyi misin?"

Duyduğum sesle başımı çevirdim sırada Hamza'yı gördüm ve "Hı?"dedim. Ay ben iyi değilim! Korku tüm bedenimi ele geçirmiş kirpik diplerine kadar titrerken derince nefes verip "Ne oldu?"dedim. Kafam durmuş gibi ona bakarken Hamza elini uzatmış kafamı vurmamam için hala tutarken başını sallayıp "Kedi...kedi vardı...yola aniden çıktı"dedi.

Hay Allah'ım bu da neydi akşam akşam? Başımı sallayıp kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Hamza ise bana bakıyordu. Maviler bir kuyu gibi derin ve fazlasıyla soğuktu. Başımı arkaya yaslayıp "Lütfen bugün bitsin eve gidelim"diye yalvarıyordum. Ayaklarımı bile hissetmiyordum.

Hamza aracı tekrar çalıştırıp yola koyulmuştu. Bu neydi Allah'ım sen güvenle gitmemizi nasip et.

Gözlerimi çevirip yan tarafa bakarken Hamza yola sabitlenmiş bakıyordu. Kafası dolmuş gibiydi. Acaba suçluluk mu hissediyor? Ama kedinin çıkacağını nereden bilebilirdin? Derince nefes alıp ona döndüğüm sırada benden önce davranıp "Mihre şu an bir şey duymak istemiyorum...sağ salim eve gidelim"dedi ve beni susturmuştu.

Ben ne yaptım ki? Ona bakan gözlerim anlamamış halde izlerken sadece önüme döndüm. Sessiz sakin önüme bakarken yan tarafta kalp içinde duran başharfime baktım ve iç çektim. Biz seninle ne yapacağız?

Mihre-i Lem-YezelWhere stories live. Discover now