Boktan Hatalar Zinciri

Start from the beginning
                                    

Rüzgar yüzümü kesiyordu ve ayaklarım her an bana Brütüslük yapıp birbirine dolanacakmış gibi geliyordu, ama yine de koşuyordum işte.

Bir an fotoğraf makinesini fırlatmayı düşünsemde, Brütüslük yapmak istememiştim.

Aptal gibi, topun döndüğü her sokaktan bende dönüyordum. Şu an yan sokaktan bir araba çıkıp beni altına alsa, muhtemelen farkında bile olmazdım.

Bir kaç kadın pencerelerinden sarkmış halimizi izliyordu, sanırım Kuzey Kore ajanı olduğum hakkında iddiaları güçlenmişti, muhtemelen Baekhyun'da Güney Kore polisiydi.

Elli metre sonra, peşimdeki Baekhyun'un yuvarlanış sesini duydum ama umursamadım, topla aramda yeterince mesafe vardı ve bu bir yokuştu, durduğum anda bende yuvarlanırdım. Ayrıca, onu bir saniye bile gözden kaçırmam demek, tamamen kaybetmem demekti ki, buna hiç hazır değildim, hemde hiç.

Sebebine gelecek olursak, mesela, rahibelerin ve rahiplerin genel olarak, dışlanmış ve hayatla ilgili hiçbir umudu olmayan insanlar olduğunu düşünürüm. Çünkü onlar, umudu orada bulurlar. Her şeyin çok daha iyi olduğu bir cennetin varlığı, onları yaşama bağlar. Bu pinpon topu da öyleydi işte, birgün boktan bir şekilde ve gizlice hayatımı peri masalı gibi değiştireceğine inanıyordum, cennet gibi, elimde kalan tek umudumdu. Yani onu kesinlikle KAYBETMEME İMKAN YOKTU.

Nihayet düz bir sokağa girdiğimizde, sokağın sonuna doğru yavaşlamaya başladı ve sokağın sonundaki dönemeçten, karanlık bir ara sokaktaki, barın kapısından girdiğini milimetrelerle görebildim.

Elimdeki fotoğraf makinesiyle, düşünmeden bara dalmam, o gün sabah üçünçü büyük hataydı, ama en azından ''hayatım boyunca hiç bara gitmedim'' cümlesinden beni kurtardı.

Loş ışıkları, kırmızı duvarları ve dar giriş katıyla, insanın üzerine gelen bir yerdi, kapının hemen önünde bir merdiven vardı ki, benim gibi, hızla içeriye daldıysanız, yine benim gibi, hızla bu merdivenden yuvarlanma ihtimaliniz çok yüksekti.

Gözlerimi kapatıp, ellerimi başımla koruyacak kadar, insanı reflekslerden haberdardım. Acıyı yok sayarak merdivenlerin bitmesini beklerken, aniden bitti ve ben bir çift kırmızı New Balance'ın önünde durdum. Tam ayaklarının ucunda da, kırmızı benekli pinpon topum vardı. Bakın işte yine ebeveyn gibi davranıyorum. Örneğin, çocuğunuzun adı Baekhyunsa, arkadaşları Baek derken, siz inatla Baekhyun demeye devam edersiniz, bende pinpon topu yerine, kırmızı benekli pinpon topu diyorum işte.

Ve bunları size anlatmaktansa, elimi uzatıp, pinpon topunu yakalasaydım, önümdeki boktan kırmızı rengi New Balanceların sahibi, benden önce davranıp o topu yakalamayacaktı ve bu boktan hikaye hiç başlamayacaktı.

Panikle ve elimdeki fotoğraf makinesiyle doğruldum, yüzüne baktığım kişi, bütün varoluşuma ve olmayan evrimle, soyundan gelmediğim maymunlara küfretmeme sebep oldu.

Kim Boktan Jongin.

Ki bu da, bu boktan hatalar zincirinin, son gibi gözüken, ama en büyük ve en boktan hatasıydı.

***

Nefes bile almadan yüzüne bakıyordum. Bakın yüz hatlarının kusursuzluğu falan sikimde değil gerçekten, ben ergenliğinin zirvesinde bir fangirl değilim ve bu herifi de bokum kadar sevmiyorum.

Nefes almadan yüzüne bakmamın sebebine gelecek olursak, şu an bütün hayatımı gözden geçirmekle oldukça meşgulum. Meşgulum çünkü, nerede, ne kadar büyük bir günah işlediğimi düşünüyorum.

Bir yerlerde bir yanlış olmuş olmalı, çünkü yalan söyleyebileceğim bir arkadaş çevrem hiç olmadı, kimseye kazık atmadım, annemden bir asalak gibi geçindiğim içinde, kimseyi dolandırmadım ve benim bakir vücudum da hala oldukça masum.

kırmızı benekli pinpon topu // kaisooWhere stories live. Discover now