SierraTeras tırabzanlarının dibine çökmüş soğuk taşların üzerinde öylece oturuyordum. Dizlerimi kendime doğru çekmiş ve bakışlarımı Terasın devasa kapılarında gezdiriyorum.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama yanıma hiç kimse gelip gitmedi. Bende içeriye girecek cesareti kendimde bulamıyorum. Kendimi kötü bir kabusun içinde olduğuma ikna etmeye çalışsamda her şey oldukça gerçekti. Ben buradaydım ve bir Cin Prensi tarafından kaçırılarak başka bir dünyaya getirilmiştim.
"Başka bir dünya..."
Sesli söylediğimde, kulağa bir halk efsanesi gibi geliyor ama efsane falan değil, buradayım. Etimle kemiğimle buradayım...
Annem odaya gelirse eğer beni bulamayınca delirecektir. Kim bilir aklına neler gelir, her bir şey gelirde bir Cin tarafından kaçırıldığımı asla düşünmez.
Peki ya Serra, eğer o beni kontrol ederse, peşime düşecektir... düşer değil mi? Günlerdir bu konu ile ilgili tek bir kelime etmiyordu... her şeyi tamamı ile unutmuş olması mümkün mü?
Korkuyla kafamı ellerimin arasına aldım. Ya herşeyi unutmuşsa, bana bir büyü ile unutturabileceğini söyleyen adam, pek tabi ona da unutturabilir.
Ya sonsuza dek burada tutsak edilirsem, beni her yerde arayıp bulamazlarsa... bir zaman sonra unuturlar belki de... ülkede her gün kızlar evden kaybolup kayıplara karışıyor...
Annem böyle düşünürse çok üzülür... kendini suçlar.
Onun yüzünden olduğunu düşünür, zaten babamdan sonra da en ufak şeyde kendi kendini hırpalıyor...Genzim giderek sızlamaya başladığında gözlerim buğulanmaya başladı.
"Lütfen Tanrım, evime dönmeme yardım et..." yanaklarımı yakan yaşlar arkamdaki tırabzana konan bir karganın sesi ile beni şaşkınlığa itti.
'Burada tanrı yok sevgili Sierra, o bu varlıklar için hükmünü çoktan verdi. Moreslay'da yaşayan hiç kimse tanrının adını ağzına almaz. Çünkü gelmeyeceğini bilirler.'
Korkuyla geri kaçtığımda hayatımda ilk kez konuşan bir karga görüyordum.
Öyle siyahtı ki sanki tüyleri parlak bir satenle kaplı gibiydi."S-sen konuşuyorsun..." dudaklarım hayretle aralandı.
'Evet konuşuyorum.' Uçarak terasın ortasında durduğunda etrafını koyu bir duman sardı. Giderek büyüyen dumanla artık kargayı göremediğimde saniyeler içinde duman yok oluyordu.
Yerini son derece yakışıklı bir adama bıraktığında, kuzguni siyah saçları ve en az saçları kadar siyah gözlerini üzerime çeviren bu adama baka kalıyordum.
Yavaşça oturduğum yerden kalktığımda karşımdaki adam'ın az önceki karga olup olmadığını düşünürken buldum kendimi.
"Sen insan mısın?" Şaşkınlıkla sorduğum sorunun saçmalığını anlamam çok uzun sürmedi.
YOU ARE READING
Beni Sen Çağırdın
ParanormalBir Cin Prensi ve fani bir kadının kaderleri birbirine bağlandı. Arkadaşlar arası eğlencesine yapılan bir ayin ne kadar kötü sonuçlanabilir ki? Bir grup genç kızın yaptığı bir pijama partisi, bir kaç damla kanla lekelendiğinde en kötü ne olabilir...