Bölüm 2 - Kehanet

3.8K 205 24
                                    



Bölüm 2 / Kehanet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 2 / Kehanet

İdea

Tam bir saattir babamın azarlamalarını dinliyorum. Aralıksız süren bilfiil hayıflanma. Öfkesi ayaklarımın altında ki zemini titretiyor ve odanın içinde nöbet tutan tüm askerleri korkutuyordu.

"Bir insan! Bir insan!" Bağırtısı odayı yeniden doldurdu.

"Benim oğlum kendine gelin olarak bir insan seçti! Bir insan düşünebiliyor musun Yehuda!" Söylemlerine hak vermesini istercesine sadık yardımcıma dikti gözlerini.

"Senin aklın neredeydi! Gözlerini üzerinden ayırmaman gerektiğini bilmiyor musun?!"  Artık kontrolsüz öfkenin hedefinde Yehuda duruyor.

"Baba abartmıyor musun? Madem bu böyle büyük bir sorun, diğer ifritlerden birine veririm kızı. Benim kölem değil mi? Ruhu hür irademin emrine amade değil mi? O halde başka birine hediye ederim. Kurtuluruz sorun kalmaz." Bir çıkar yol arıyordum ama Kral Lirken bundan da memnun gözükmüyor.

"Sen anlattıklarımı duymuyorsun sanırım! Bunu en başında düşünmen gerekirdi. Sıradan bir ifriti gönderip çağrıya cevap verdirseydin eğer tüm bunlar sorun olmaktan çıkardı."

"Nereden bilebilirdim? Ayrıca geride kimse kalmamıştı. Bu yüzden ben gitmek istedim..."

"Sen gitmek istedin demek! Sen gitmek istedin öyle mi! Tek bir görevin vardı! Kapıları aç! Kapıları kapat! Tek bir görev, oldukça basitti üstelik! Ama sen ne yaptın?! Ne yaptın!" Kulaklarımı zorlayan bu ses gök gürültüsü ile patladı üzerime.

"Bir bakirenin adağını kabul ettim..." sesim içime kaçarken , sinirli bir hırıltı ile kıvrıldı dudakları.

"Aynen öyle! Bir bakirenin kanı , bir Cin padişahının oğlunun tılsımında! Bu ne demek biliyor musun!"

"Saatlerdir bağıra bağıra anlatıyorsun , bilmemem imkansız..." alaylı sesimle içinde bulunduğum durumu ciddiye almayışım onu öfkelendirmiş olacak ki, hızla oturduğu kadim tahtından havalanarak üzerime doğru geldi ve beni tenime bile dokunmadan bir kaç adım uzağımda kıvırdığı parmaklarıyla yerden havalandırdı, görünmez elin yakalarımdan kavramasıyla, odanın diğer ucuna fırlatıldım.

Sırtım eski taşlarla döşeli olan zemine çarparak durduğunda hızla toparlandım ve ayağa kalktım.

"Bir çaresi olmalı, düzeltmek için her şeyi yapmaya hazırım, yeterki söyle baba." Onu daha fazla sinirlendirmek işime gelmezdi, zira böylesi tam 2000 yıldır beklediğim Taht hayallerimi suya düşürür.

"Tek bir çaresi var! Bir çare... "

"Söyle."

"Bir varis."

"Ne." Şaşkınlığım odanın içini yankılarla dolandı ve bana geri döndü.

"O kızdan dünyaya gelecek bir bebek, senin kanından, benim soyumdan doğacak bir kan."

Beni Sen ÇağırdınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin