0.7

90 11 28
                                    

3 yıl önce,Hao;

Okulun ilk yılıydı. Eski okullarımda ne yaptıysam burda da aynısı yapıyordum. Sanat atölyesinden cam kenarına oturup gelen insanlara bakıyordum. Zevkliydi. En yakın arkadaşım Ricky ile aynı okula gelmiştik ama o benden önce çevre edinmişti bile. Çok sosyal biriydi. Ben öyle değildim. Kimsenin yanına kendi isteğimle gitmezdim birinin yanıma gelmesini beklerdim.

Ricky'nin arkadaşları çok havalıydı. Beni de aralarına katmak için çok uğraştı ama reddettim. Çünkü onların yanında ezik gibi durmak istemiyordum. Zaten bir tane üst sınıftan biriyle arkadaş olmuştu. Jiwoong',tu adı galiba. O zaten okulun en popüler öğrencilerin başında geliyordu. En iyisi sanat atölyesinde ki sandalyemden dışarıyı izlemeye devam etmekti.

Her gün ki gibi daha dersler başlamadan,zaten başlasa bile çok farketmez derslere girmek ilgi alanım değildi. Ceza yiyene kadar girmemeyi tercih ediyordum.

Neyse her zaman ki gibi dışarı bakıyordum. Okulun kapısından içeri giren onu gördüm. Tanımıyordum ama çok farklı olduğunu buradan anlamıştım. Okuldan içeri girene kadar onu pencereden izledim. Güzel bir yüzü, güzel bir gülüşü vardı. Boyu benimkine kıyasla yanında minicik kalırdım,uzundu bana göre belliydi.

Içeri girince kafamdan salarım diye düşünmüştüm ama olmamıştı. Tüm gün onu düşündüm.

Etkilenme sebebimin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey onu bana çeken bir şey vardı.

Çıkışta Ricky'nin yanına gitmek için sınıfına gitmiştim. Bi umut onu görürüm diye hevelenmiştim ama sınıfa girdiğimde Jiwoong,Ricky ve tanımadığım bir kişi vardı sadece. Ricky'e ben önden gidiyorum diyip gitmiştim. Kapıdan çıkıp arkama döndüğümde "Hadi çıkalım okulda yatıya mı kalacağız" diyen bir ses duydum ve ardından Ricky'nin " Hanbin bey okulda kalalım bu gün" dediğini duydum.

Onun sesi olduğuna inanamadım. Tamam her şeyi beni kendine çekiyordu ama sesinin bu kadar etkileyici, tatlı olacağını düşünmemiştim.

Melek konuşuyormuş gibi hissetmiştim.

Günden güne Hanbin adlı çocuğa olan ilgim daha çok artıyordu. Cesaretim yoktu yanına gitmeye. Sonuçta ortaokulda herkes yönelimim yüzünden benden kaçıyordu. O da kaçar diye düşünmüştüm.

Bir gün Ricky'e Hanbin'in nasıl biri olduğunu sorduğumda;

Ricky:
Hanbin mi? Tatlı çocuk. Bizimle yakın ama başkalarına karşı çok çekingen tavırlı. Okula geldiğinde yanına gitmeseydik tüm yıl boyunca tek boşuna oturacaktı galiba. Hem sen neden sordun ki? Tanışmak istiyorsan tanıştırayım mi?

Hao:
Ay hayır hayır. Sadece sana katlanan insanların nasıl kişilikli olduğunu merak etmiştim. Sana katlanmak zor sonuçta.

Popoma şaplak atıp gülmüştü.

Tahmin ettiğim gibi biriydi Hanbin. Onunla tanışmak çok istiyordum ama istemekle kalacaktı galiba bu.

Sonunda lisede ilk yılım bitmişti. Yani her zaman ki okul yıllarım gibi sadece Ricky ile konuşarak geçirmiştim. Aslında Gyuvin adlı biriyle biraz muhabbete başladık ama konuşmaya devam eder miyiz bilmiyorum.

Gyuvin yazın beni evine çağırmıştı. Şok olmuştum çünkü o kadar yakın olduğumuzu düşünmüyordum. Aslında sevinmiştim en azından bu dört yıl boyunca Ricky dışında arkadaşlarım da olsun istiyordum.

Gyuvin'in evine gittiğim günden beri Gyuvin,Yujin,Matthew ve Taerae ile arkadaş olmuştum. Bu kadar hızlı arkadaş olacağımı tahmin etmiyordum ama beni yanlarına almıştı. Hatta Yujin bana aslında benimle uzun süredir arkadaş olmak istedikleri ama hep resim atölyesine gittiğim için vakit bulamamışlar konuşmaya. Sevinmiştim. Hâlâ aklımda Hanbin'le en azından arkadaş olma isteği olsa bile yeni arkadaşlar ve özellikle iyi arkadaşlar edindiğim için sevinmiştim.

soulmate | haobin'Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon