Bölüm 9/ Anlaşma

Start from the beginning
                                    

"Peki benden ne istiyor..." asıl can alıcı soru buydu.

'Benden ne istiyor?'

"Bilmiyorum, sanırım kanını aldığı için ruhunuda almak istiyor, ama korkma... gerekirse başka koruyucular yaparız, ama onu senden uzak tutarız."

Gözlerim yavaşça dolarken, ben kendimden çok Ersini düşünüyordum... onu nasıl koruyacağım.

"Korunmanın tek yolu tılsım mı?" Yanaklarımda sessizce akan yaşlarla sorduğum sorunun hedefinde Berna vardı. Çünkü bu konuda en fazla bilgisi olan oydu.

"Evet oda zaten sende var..."

Beni rahatlatmak istediğini görüyordum. Ama işe yaramaz.

"Ersin için istiyorum... onun hayatı tehlikede olabilir, Restoranda az kalsın..." konuşmam yarıda kaldığında ağlamam hızlanıyordu.

Serra bana doğru kaydırdı kalçasını, yanımda durduğunda sıkıca sarıldı. "Özür dilerim... özür dilerim..." ağlamaya başladığında çaresizlikle kollarında salıyordum kendimi.

"İşe yaradı mı?" Dedim fısıltıyla.

"Ne?" Geri çekildiğinde, bakışlarım yüzündeki yaşlarda gezindi.

"Babamla konuştun mu? İşe yaradı mı? En azından yaramış olsun..." titreyen çenemle yeniden ağlamaya tutulduğumda, Bernadan sessiz bir itiraf geldi.

"Maalesef..." dedi

Serra iyice sardı kollarını bana, şimdi onunda ağlamaları hızlanırken, kulağıma güven verici bir fısıltı bıraktı. "Sana bir şey olmasına izin vermem. Yemin ederim vermem... Önce beni alması gerekir..." kolları dahada sıkılaşıyordu.

...

Saatler bütün ayrıntıları konuşmakla geçmiş, ben kızlardan alabildiğim tüm cevapları almıştım. Nihayet hepsini gönderip yapayalnız kaldığımda kafamdaki düşünce sarmalının içinde sürükleniyordum. Benimle uğraşan varlığın hiç şakası olmadığını anlamıştım. Anlamamayı isterdim ama anlamıştım.

Hiç bilmemeyi arzulardım fakat artık biliyordum. Deli değildim , keşke olsaydım... bir kaç ilaç biraz terapi belki bir süre rehabilitasyon, sonra biterdi. Fakat şimdi bir sonu olacak mı onu bile bilmiyorum.

Dizlerimin üzerinde duran bilgisayarda, ifritlerin ve cinlerin çizilen bazı görsellerini görüyorum. Sadece görüntüleri bile öyle korkunç ki, genzim sürekli olarak doluyor ve göz pınarlarıma baskı yapıyor.

'Sen benimsin Sierra!'

Bana bunu korkusuzca yazan yaratığın ekranımdaki silüeti taşıdığını düşündükçe, hissettiğim çaresizlikle ne yapacağımı bilemiyorum.

"Benden ne istiyorsun..." titrek sesimden dökülen bu bir kaç kelimeyle gözlerimden yaşlar peşi sıra akıyordu. İlk kez bir konuda ne yapacağımı bilemiyorum...

Odamın perdesi usulca havalandığında pencerenin açık olmadığını biliyordum. Ama öyle bir esiyordu ki bana kimin geldiğini haber veriyor çok iyi biliyorum.

İdea...

Çalışma masamın üzerinden bana doğru savrulan küçük not kağıtları ile kesik bir çığlık attım. Ardından süzülerek kucağıma düşen kağıt parçasının üzerindeki yazılarda gezindi ıslak kirpiklerim.

"Kolyeyi çıkar... benimle konuş. Kendini korkutmaktan başka bir işe yaramıyor bu yaptığın."

Hızla dizlerimde duran kağıdı ileriye fırlattım, fakat süzülen kağıt yeniden kucağıma düştü.

Beni Sen ÇağırdınWhere stories live. Discover now