Seni Özledim

6 0 0
                                    

Şirkete vardığımızda tam arabadan ineceğim sırada Lavin'in kolumu kavramasıyla durdum. Gözlerimi ona çevirdiğimde mavi gözlerinde şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Sana da tuhaf gelmiyor mu?" diye sordu. Neden bahsettiğini anlayamamıştım. "Ne tuhaf gelmiyor mu?"

Elini kolumdan çekti ve havada sallayarak "Tüm bunlar, bu gece yaşananlar... Sence de fazla kolay olmadı mı?" dediğinde sessiz kaldım. Yol boyunca ben de tam olarak bunu düşünmüştüm.

Mantığıma uymayan şeyler vardı. Her şey fazlasıyla kolay olmuştu. Hakan'ın bize söylemediği şeyler olduğuna emindim. Başımı iki yana sallayarak nefes verdim. "Bilmiyorum. Bilmediğimiz çok şey var gibime geliyor."

Lavin endişeli gözlerle bana bakmaya devam ediyordu. Tüm bu saçmalığı sonlandırıp kapıyı açtım ve arabadan çıktım. Hakan ve Kumsal ile buluşmak için şirkete girerken Lavin de peşimden yürüyordu.

Odaya girer girmez Hakan bir ıslık çaldı. "Şampiyon çiftimiz de gelmiş." diyerek keyifle gülümsedi. Gerçekten bu herifte hoşuma gitmeyen çok fazla şey vardı.

Sonrasında Kumsal'a dönerek "Kumsal da ilk saha görevinde harikaydı!" dediğinde bizim salak çekirgenin kızardığını gördüm. Şu kızı yıllardır tanırım bir kere kızardığını görmedim anasını satayım! Harika şimdi yüzü de saçları ile aynı renk oldu.

Hakan'ın aksine Lavin tek kelime etmiyordu. Sadece sessizce oturmuş ve gözlerini bana dikmişti. Gerçi ben de tek kelime etmeden gözlerimi ona dikmiştim.

Muhtemelen aynı şeyi düşünüyorduk. Ama ikimizde henüz sesimizi çıkarmamamız gerektiğinin farkındaydık.

Hakan sessizliğimizi farkederek "Neden hiç konuşmuyorsunuz?" diye sordu. Keyifsizce yutkunarak "Havamda değilim." diye yanıtladım.

Lavin yavaşça ayağa kalkarak "Eğer işimiz bittiyse gitsem iyi olacak." dedi. Hakan gözlerini kısarak Lavin'e baktı. Biraz daha kadınıma bakmaya devam ederse gözlerini oyacağım..

"Kutlamaya kalmıyor musun?" diye sorduğunda Lavin kafasını hafifçe yana yatırıp ne kutlaması dercesine Hakan'a baktı.

Hakan kafasını iki yana sallayarak "Sadece şaka yapıyordum. Özgürsün Lavin, iyi geceler." dedi.

Lavin birkaç saniye bana baktıktan sonra arkasını dönerek odadan çıktı. Kumsal'a baktığımda gözlerinin neredeyse kapanacağını farkettim. Bu kızın sürekli uykusu vardı.

"Çekirge hadi seni eve bırakalım, bayılıp kalacaksın şimdi." diyerek ayağa kalktım. Hakan'ın bir şey diyip yine burnunu sokmasını bekliyordum ama aksine hiçbir şey söylemeyip sessiz kalmayı tercih etmişti.

Kumsal sessizce başını sallamakla yetindi ve kapıya doğru yürümeye başladı. Göz ucuyla Hakan'a baktıktan sonra ben de odadan çıktım.

LAVİN

Odadan çıktıktan sonra hızlı adımlarla arabama bindim. Bir süre neler yapabileceğimi düşündüm. Sonrasında istihbaratın arşivinde çalışan bir arkadaşımı arayarak istihbarat merkezine gittim.

Çocukluğum burada geçtiği için merkezde beni tanımayan yok denecek kadar azdı. Merkez şehirden uzak kıyı kesimlerde bir arazinin altına yapılmıştı. Çoğu istihbarat ajanı buranın yerini bilmiyordu tabii.

Kıvılcım'ı gördüğümde neredeyse koşarak yanına gittim ve sarıldım. Buraya gelmek merkezi tehlikeye atabileceğinden sık sık gelemiyordum ve onu özlemiştim.

"Hoşgeldin güzellik. Sen uğrar mıydın ya buralara?" dediğinde mahcup bir ifadeyle gülümsedim. "Yardımına ihtiyacım var.."

Anlayışla kolunu omzuma doladı ve beni odasına doğru sürükledi. Odaya girdiğimizde her yer Kıvılcım'ın yıllardır değiştirmediği kurabiye aromalı parfümü kokuyordu.

Kırık Kalpler Görevi Where stories live. Discover now