İhanetin Tutsağı

16 3 0
                                    

Burada olamazdı değil mi? Hayır muhtemelen aynı parfümü kullanan başka bir kadındı. Bu kadar tesadüfün saçma olacağını düşünerek yüzümü buruşturdum ve takımlara bakmaya başladım.

Çeşit çeşit, her renkten ve her kumaştan takım bulunuyordu. Genelde renkli giyinsem de bu tarz görevlerde siyah beyaz tercihim oluyordu. Hızlıca siyah takımlara göz gezdirdim. Elime gelenlerden birini alarak deneme kabinine gittim.

Aynalar deneme kabinlerinin karşısında olduğundan dolayı takımı üzerime geçirdikten sonra kabinden çıktım ve aynada kendimi süzdüm. Tıpkı ona benziyordum...

Gözümün önüne gelen düğün fotoğrafında, belki de hayatında son kez gülümsemiş olan babama benziyordum. Yanında da kimsenin olamayacağı kadar güzel olan annem duruyordu.

Bana beş aylık hamile olmasına rağmen fotoğrafta fiziği mükemmel görünüyordu. Böylesine güzel bir kadının onu tanıdıyabildiğim süre boyunca mutsuz olması beni mahvediyordu. Babamın ne yaptığını bilmiyordum, tek bildiğim annemin kalbini kıracak şeyler yapmış olmasıydı..

Kabinlerin olduğu bölümde boş boş dikildiğimi farkederek son bir defa üzerimdeki takıma baktım. Bedeni tam oturmuştu. Takımı almaya karar verdim ve kabinde üzerimi değiştirdikten sonra kasaya doğru ilerledim.

Takımın ödemesini yaparak dükkandan çıktım ve işsizliğimi giderecek bir şeyler düşündüm. Aklıma yapılabilecek bir sürü şey gelmesine rağmen şirkete gitmezsem merakımın beni rahat bırakmayacağını biliyordum.

Kumsal ve Hakan denen herif arasında neler döndüğünü çözmeliydim. Bu nedenle hızla şirkete yürümeye başladım. Zaten bulunduğum yerden çok uzak olmadığı için birkaç dakika içinde şirkete varmıştım. Tüm bu yolu motorumla gidip gelmek varken neden yürüdüğümü düşündüm.

Hızlı adımlarla odasının olduğu kata çıkarak odaya doğru ilerledim. Odanın kapısının önüne geldiğimde önce birkaç saniye içerisine kulak kabarttım. Fakat ses alamamıştım.

Ardından kapıyı çalarak içeri girdim. Normalde Kumsal'ın odasına çalmadan girerdim ama aklıma tuhaf şeyler gelmişti. O yüzden bu seferlik çalmayı tercih ettim.

Ama odada değildi. Hakan'ın odasında olabileceğini düşünerek onun odasına gittim ve kapıyı çalarak açtım. Ama ne Kumsal ne de Hakan burada yoktu.

Cebimden telefonumu çıkararak Kumsal'ı aradım. Birkaç kez çaldıktan sonra telesekreter konuşmaya başladı. Neredeydi bu kız?! Sonrasında şansımı Hakan'dan yana kullanarak onu aradım. Aynı lanet telesekreter mesajını duyduğumda tepem atmıştı.

Kendimi sakinleştirdim ve ikisini de boşvererek eve gidip biraz kestirmeye karar verdim. Hazır vaktim varken biraz uyumak fena olmazdı. Şirketten çıkarak arabama bindim ve eve doğru sürmeye başladım.

Radyoda Harry Styles'tan late night talking şarkısı çalıyordu. Sesi biraz daha açarak şarkının zihnimi boşaltmasına yardımcı oldum.

Eve varır varmaz yatağa uzanarak koyunları saymaya başladım. Uyandığımda saat neredeyse akşam dokuza geliyordu. İlk işim telefonumda cevapsız arama olup olmadığını kontrol etmekti.

Ne arayan vardı ne de soran.. İşte şimdi biraz endişelenmeye başlıyordum. Kumsal'ı birkaç kez daha aramayı denedikten sonra pes ederek duşa girdim.

Duştan çıktığımda üzerimi giyinmek için kıyafet seçerken telefonumun çaldığını farkederek yazan isme baktım. Arayan kişi Kumsal'dı.

Telefonu sinirle açarak "Hangi cehennemdesin sen?!" diye sordum. Özür dilercesine "Yaman ben iyiyim sakin ol. Beş dakikaya oradayım, anlatacağım her şeyi." dedikten sonra telefonu suratıma kapattı.

Kırık Kalpler Görevi Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora