K. Y. | Bölüm Yirmi Dört: Mesafeler

Start from the beginning
                                    

Gözlerinden akan yaşlarla duvar dibine oturdu. Bacaklarını kendine çekerek küçüldü iyice. Acıyan ellerine baka baka gözyaşı döktü. “Çok acıyor Allah'ım. N'olur al acısını.” diye yalvardı. 

***

“Yanarak ölmüş,” diye fısıldadım gözümden süzülen bir damla yaşla. Sağ elimi kaldırıp sildim. “Kimse yardımlarına koşmamış,” 

Hediye abla iç geçirdi. “Biz burada olsaydık belki daha erken müdahale edilirdi.” ellerimi tuttu sıcacık avuçlarıyla. “Allah mazlumun ahını yerde bırakmaz kızım.” Göğsüm nefes alıp verişimle kabardı. “Bu elleri nasıl da acımadan yakmıştı. Nasıl gözyaşı dökmüştün günlerce.” 

O günkü acıyı hisseder gibi kasıldı ellerim. Öleceğimi zannetmiştim o gün. Ellerim cayır cayır yanarken bütün bedenim o yangına düşmüştü. 

“Annem,” dedim burnumu çekip. “O evde değil miymiş?” 

“Yok. Komşudaymış. Evin yandığını görenler haber edene kadar da zaten bütün ev tutuşmuş. Benzin dökülmüş evin etrafına. Jandarma öyle söyledi.” 

“Tutuklandı değil mi?”

“Kaçmaya çalışırken yakalanmış. Bahadır abin babasıyla konuştu. Adam utançtan başını kaldıramıyormuş. İçeri tıkarlar bu defa. Kurtuluşu olmaz inşallah.”

“Onun yaptığı ispatlanır mı kesin?”

“Bizim bahçe kapısındaki güvenlik kamerasına yakalanmış arabası. Tam sizin evin yandığı saatlerde. Jandarma görüntüleri istedi. Bahadır ve Kılıç araya birkaç adam soktu. Aradaki mevzuyu da anlatınca tek şüpheli o şu an.”

“Kılıç'a çok yük oldum,” diye mırıldandım. “Aslı!” dedi hemen Hediye abla uyarır gibi. “Eşin o senin. Yabancı biri değil ki kızım.”

“Abla dert bir değil ki… Hayatına girdiğimden beri bin türlü şeyle uğraştı. Şimdi de düğün masraflarının üstüne bu ev meselesi çıktı.”

“Hayat arkadaşlığı böyle bir şeydir birtanem. Sadece iyi günde değil en kötü gününde de yanındaysa işte o zaman bu evliliğin bir anlamı oluyor. Bir yuva inşa etmek kolay mı?”

Başımı eğerek kucağımdaki ellerime baktım uzunca. Parmağımdaki alyansta takılı kaldı gözbebeklerim. “Birkaç gündür tüm yaşadıklarım rüya gibi geliyordu.” dedim fısıldayarak. Islak kirpiklerimin arasından damlalar art arda düştü. “Beni o kadar mutlu ediyor ki… Sanki bir şey olacak ve bu mutluluğum yok olacakmış gibi hissediyorum. Evliliğin bu kadar güzel hissettireceğini hiç düşünmezdim. Bozulmaz değil mi Hediye abla?”

“Bozulmayacak Allah'ın izniyle. Endişelerini anlıyorum birtanem. Ben de evliliğimin ilk zamanlarında senin gibi hissediyordum. Bizimki de görücü usulü oldu anlatmıştım daha önce. Bahadır abin fevri bir adamdır. Böyle yumuşak huylu olduğuna bakma. Birbirimizin huyunu suyunu öğrenene kadar ne çok tartışmamız, yanlış anlaşılmamız oldu. Her şeyden önde karşındaki insandan gizlin saklın olmayacak. Güven bir kez kırıldığında onarmak çok kolay olmuyor. Birbirinize güvenin. Bu da bir anda oluşacak bir şey değil elbette. Zamanla sağlamlaşacak. Aynı evi paylaştığın adama güvenmediğin müddetçe birlikte geçirdiğin anlar sana zehir olur.”

“Ben güvenmek istiyorum. Herkesten, her şeyden çok ona güvenmek istiyorum hem de. Güveniyorum da. Ama bazen içimde minicik de olsa şüphe oluyor.”

“O şüphe gayet doğal. Yeni evlisiniz. Yavaş yavaş o da silinecek.”

“Şimdi tek başına kaldı ya… Balayından döner dönmez yalnız bıraktım onu. Çok sinirlenmiş midir acaba?”

KÜLLENEN YÜREKLERWhere stories live. Discover now