Bölüm 2 - Kehanet

Start from the beginning
                                    

Bastıramadığım kahkaha odanın içinde dolandığında, O'nu daha fazla sinirlendirdiğimi anlamam çok güç olmadı.

"Sen bunu şaka mı sanıyorsun!" Bağırtısı kulaklarımı zorladığında hızla topladım dikkatimi.

"Hayır tabiki baba, hayır. Ama söyler misin? Bir insanla nasıl bir beraberlik yaşayabilirim? Tensel olarak nasıl mümkün olabilir, onların dünyasında bir bedene bile sahip değiliz. Kaldı ki birde çocuğum olacak." Kaşlarım havalandığında düşünmeden edemedim. Sierra'yı... onun o güzel bedenini. Benim gelinim olmak sanırım ona yakışırdı fakat çenesi ile ilgili çözülmesi gereken bazı problemler var.

"Efendi İdea, siz prenssiniz. Diğer ifritler ve periler bir varlığa bürünemez fakat siz bürünebilirsiniz. "

"Sen ciddi misin?" Bakışlarım babama döndüğünde bana öfkeli gözlerle bakışını görüyordum.

"Suretimi o dünyada gösterebilir miyim gerçekten? İstediğim her kese? Öyle mi?"

"O kızla beraber olmak için suretine gerek yok! Doğmasını istediğim bebek bir ifrit olacak, insan değil."

"Kız bunu kabul etmez." Ellerim gövdemi sardığında tüm pişkinliğimle devam ettim. "Ödü kopuyor, tırsağın teki, sesimi duymak kafayı yedirtti, birde benimle beraber mi olacak hiç sanmam."

Alayla devirdiğim gözlerim babamın öfkeli hırıltısına sebebiyet verdi.

"Alay etmeye devam et. Ama unutma eğer ahit yerine getirilmezse değersiz varlığın sonsuzlukta yok olacak! "

"Zaten onu da anlamadım ben, ölümsüz değil miyim? Nasıl olurda yok olurum?"

"Efendim sizin tarafınızdan kabul edilen bir bakirenin kanı , sonrasında bir varis ile taçlandırılmalı. Normal şartlarda tahta geçtiğinizde ifrit ya da perilerden bir bakire ile hayatınızı birleştirecektiniz fakat siz tüm bunlardan önce bir insanla karşılaştınız. "

"O yüzden bebeğin ondan olması gerekiyor. Anlıyorum... anlıyorum anlamasına da bu kehanetin gerçekten olacağını kim biliyor? Ya hepsi bir hurafe ise?"

"Yehuda al şunu götür karşımdan! Ona büyük ketudaların gerçekleştirdiği büyülerden bahset! Bunca zaman saraydaki kadınların koynundan çıksaydın tüm bunları çok öncesinde öğrenmiş olurdun!"

Gider ayak yine azar işittik iyi mi?

Yönümü taht odasının kapılarına döndüğümde Yehuda da peşimden gelerek beni takip etti.

Adımlarım odama döndüğünde bu kehanet denen saçmalığın benim başıma geldiğine inanamıyorum.

Yürüdüğüm koridor boyunca, krallığın ana kapısını gösterem büyük sarnıçlara döndü bakışlarım.

Kapıda duran büyük küheylanlarla adımlarım yavaşladı. Yönümü aşağıya bakan büyük pencerelere döndüğümde gözlerim atların üzerinden inen büyük bilgelerde gezindi. Her biri gecenin en karanlık renklerinden kaftanlarına sarılmış, güçlü tılsımlarını taşıyan büyük asalarını taşırken sarayın basamaklarından yukarıya yükseldiler.

"Onlar geldiğine göre, bu iş baya ciddi." Bakışlarım Yehudaya döndü.

"Öyle Prens İdea, korkarım o kız tek şansımız. Kral Lirken otoritesini sorgulayan bu ihtiyar heyeti ile çetin bir görüşme yapacak gibi." Sesindeki kasvet tenimi ürperttiğinde bu ihtiyarların hiç şakalarının olmadığını biliyordum.

Kuralları oldukça netti ve kesin bir kararla onlara uyulmasını beklediklerini de biliyordum.

Babamı saniyeler içinde yok edip , küllerini soluduğum havaya karıştırabilirlerdi. Pek tabi beni de öyle.

Beni Sen ÇağırdınWhere stories live. Discover now