21. Bölüm ~ Tehlike Saçan Eşleşmeler

18 1 0
                                    

Eliz Erçil Karayel...

Bütün ikna çabalarım, ağlamalarım, zırlamalarım işe yaramadığı gibi Toprak bir de beni ikna etmişti. Avcıyken av konumuna nasıl düştüm bilmiyorum ama hafif sarhoş olmasam ikna edemezdi beni. Çok kararlıydım. Bunu ona yapamazdım. Hakkım yoktu. Onun hayallerine de taş olmak istemiyordum. Bencillik olacaktı ki uzun zamandır hiç onun açısından düşünmediğimi fark etmek gayet bencilce ve kötü hissettimişti.

Nasıl konuştuk, ne dedik ya da ne anlattı da beni ikna etti bilmiyorum ama konuyu nasıl kapattığı aklımda kalmıştı.

Gerçekten zihnim bile beni tınlamıyordu.

Bu kadar kolay ikna olmamın sebebi ona bağlanmamdı. Ben kör kütük bağlanmıştım. Bırakamayınca da o bıraksın istemiştim. O da olmamıştı. Bencillik olacağını söylemiştim. Bencil oluruz dediğini hatırlıyorum. Sanırım orada beni bıraksa asla kalkamazdım. Kafam yerine geldiğinde daha iyi anlayacağıma da emindim.

Daha konuşur muyduk orada? Konuşurduk ama bizi bölen şey bir anons sesi duymamızdı. Oradan nasıl çıkmıştık bilmiyordum ama tamamen ayıldığım anın tam olarak o rönesans tablosu olduğuna emindim.

Alara bir adamı dövmeye çalıyordu. O adam Doğu'ydu. Yağız abim Alara'yı tutmaya çalıyordu. Kaan ve Emel ise başka birisiyle kavga ederken Yiğit abim Alev'in olaya girmesini engelliyordu. Büşra ve Alp ortada yok derken biraz daha etrafıma bakındığımda onların bunlardan uzak bir köşede kavga ettiklerini görmüştüm.

Peki bu rönesans tablosunu bitiren kimdi?

Büşra ve Alp hariç bütün ekibimi kelepçeleyen polisti. Bizde onların peşinden gidiyorduk. Büşra ve Alp de bizimleydi. Toprak ile olduğum zamanki neşem de sevincim de mutluluğum da siyah poşetle bana el sallıyordu. Öfkeden kuduruyordum.

"Hayır anlamıyorum... Gerçekten yani! Amacımız biraz eğlenmek ve çıkışta da magazinelere yakalanmış gibi yapmaktı! Amacımız hapise, parmaklıklara düşmek değildi!"dedim. Camı açmıştım çünkü yanıyordum ama ben açsam da Toprak kapatıyordu. Yine aynısını yaptığında derin bir nefes aldım.

Hayır ona patlamayacaktım.

"Tekrar anlat Büşra..."dedim. Olayın bütününü beş kez ondan dinliyordum ama hâlâ ikna olmuyordum. Neden? Bilmiyordum.

"Ya dedim ya işte Doğukan geldi. Alara'ya bir şeyler sordu. Sonra Alara'ya bir şeyler oldu. Ağlıyordu sanırım çok seçemedim..."

"Alplere baktığın içindir!"dedi yanında oturan Alp. Büşra her konuştuğunda ona laf sokup duruyordu ama ben ona birazdan elimin tersiyle çarpacaktım. Az kalmıştı.

"Alp! Bir daha bölersen seni de bölerim kardeşim!"dedim ve Toprak'a döndüm. Yine camı kapatmıştı." Sende şu camla uğraşmayı bırakır mısın?"dediğimde tepkisine bakamadan telefonum çaldı.

Herkes sinirimden nasibini almış durumdaydı. Almayanlar da az beklesinlerdi.

"Evet!"dedim. Alp ve Büşra arkada itiş kakış birşeyler kurcalıyorlardı. Toprak benim tarafıma bilerek bakmıyordu çünkü sırıtmak ile meşguldü .

"Kamera kayıtlarını sildim. Bir iki sakin ve güzel fotoğrafı da basına verdim. Yani bu gece eğlence yaptığınız anlaşılacak!"dediğinde rahat bir nefes aldım. Zaten işleri yoluna koyacağımı biliyordum ama sanırım alkol bende biraz sinir yapmıştı.

Bunda bile işim ters gitmişti. Mükemmeldi.

"Tamam... Onları çıkardın mı?"dedim. Dudaklarımı kemiriyordum.

"Evet ama sana haber vermeden çıkarayım demedim!"dediğinde mutlu olmuştum çünkü onlara güzel bir azar çekmem gerekecekti.

"Çok teşekkürler... Komiser kim?"

Bir Akşam Sefası Tohumu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin