1.7 Uyandığımda Kaybolma Olur Mu?

365 26 0
                                    

Düzenleyen darky notu: Niye bölümlere hiç şarkı koymamışım ben?

Siz buralara bir yere bırakın.

He birde yıldızı parlatsanız mükemmel olur.

---------

Siz: Ben de sensiz yapamam Arya, yapamadım da. Hatırlatayım sen yokken hayaline tutundum ya ben.

Ahuya attığım son mesaj buydu. Onu kızdırmıştım ama ne yapayım, benim için endişe etmesi hoşuma gidiyordu. Düşünülmek çok güzeldi, özellikle onun tarafından.

Ayrıca bir şey söyleyeceğim dediğinde heyecanlanmıştım, beni sevdiğini söyleyeceğini düşünüyordum. Sonuçta yeni konuşmaya başlamış olsakta bizim bir mazimiz vardı.

Off, saçmalıyordum. Uykusuzluktan bayılmak üzereydim. Hava böyle açıkken, güneş tepedeyken, gökyüzü maviyken uyumamak zulüm gibiydi.

"Milaz Aren"

Profesörün seslenmesiyle camdaki bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Evladım senin okul alerjin mi var" dediğinde sesi uğultulu gelmişti kulaklarıma, çok uykum vardı.

"Anlamadım hocam"

"Bir hafta derslere doğru düzgün geldin, üzerinden tır geçmiş resmen. Kaç gündür uyumuyorsun kim bilir"

Bu ilgisinin babamın rektör olmasından kaynaklandığını tabiki biliyordum ama ses etmedim, şuan umursayacak bir halde değildim.

"Gece pek uyuyamadım."

"Tamam, çık sınıftan" dediğinde tüm sınıf benimle birlikte şaşırmıştı. Hocaya alık alık bakıyordum.

"Evladım ne bakıyorsun öyle çık git evine dinlen, orta yere bayılacaksın şimdi"

Hocaya teşekkür edip çıkarken beynim çalkalanıyordu sanki.

Otoparka inerken telefonum çaldığında cebimden çıkarıp açtım.
"Kardeşim neredesin, o kadar yurtdışından geldim bir karşılama bile yok, olmadı böyle. Evinde yoksun mekanda yoksun, neredesin lan? Aldatıyor musun beni yoksa" aralıksız konuşan embesil kuzenime bile tepki veremiyordum.

"Okuldayım, otoparkta. " diye mırıldandım.

"Lan sesine n'oldu senin, bekle geliyorum on beş dakikaya" deyip telefonu kapattı.

Gelmesi iyi olurdu çünkü şuan motor kullanmam pek mantıklı değildi. Ama o yurtdışında değil miydi en son?

Nox'un yanına vardığımda dirseklerimi koltuğa yaslayıp yüzümü ellerimin arasına alarak beklemeye başladım. Bir süre sonra Sinan geldiğinde yüzümde ne gördüyse mal gibi bakmıştı ardından kısa bir sarılma faslı derken arabaya binmiş eve gidiyorduk.

"Milaz?" diye seslendi Sinan, ciddi bir şekilde.

Gözlerimi açmadan hıı diye bir ses çıkardım.

"Oğlum hap mı içtin toz mu çektin, öyleyse söyle valla bir şey demem kims-"

"Gerizekalı" diye tısladım

"Ne o zaman, söyle kardeşim"

"Bütün hafta okula gittim"

"Ebesinin nikahı ama oğlum hiç mi uyumadın?"

"3 buçuk saat" derken gözlerimi açtım. Ve gördüğüm yer gözlerimi irice açtırmıştı. Burası.. ilk tanıştığımız yerdi onunla.

"Sinan? Neden bu yoldan gidiyoruz?"

"Trafik vardı, ne oldu?"

Bir şey diyemeden araba birkaç sarsıntı ve gürültüyle durdu. Ön kaputtan dumanlar çıkmaya başlayınca güzel sövgülerle arabadan indim.

"Sinan..senin süreceğin arabanın direksiyonuna sokayım, gideceğin yolun dağlarını taşlarını sikeyim tamam mı? Oğlum uykum var uykum eve gidecem, yatacam ben!"

Eğer bir hafta uykusuz kalmasaydım böyle abartılı sinirlenmezdim. Sinan'ın inmesini beklerken birden gazlayarak gitmesiyle şok geçirdim. Elimi cebime attığımda telefonum yoktu, bir de buna söverken asfaltı titretecek bir motor sesi yankılandı otobanda. Virajın başında görünen motorlu hızını asla düşürmeden motorunu yana yatırarak virajı dönerken bana döndü. Ve o anda olanlar oldu.

Dengesini kaybettiğinde motor tamamen yere yatarken sürücü altında kalacaktı ama motorcu kıvrak bir hareketle kendini motosikletten attı. Hızdan dolayı sürünerek bariyerlere çarptığında hızlı adımlarla yanına gittim ve yere hizasına eğildim.

"O hızda giderken etrafa bakmamalıydınız. Üzerinizde ekipman var ama, bir yeriniz acıyor mu?"

Soruma kafasını aşağı yukarı salladığında "Neresi?" diye sordum.

Motorcu elini kalbinin üzerine bastırarak "Burası acıyor, yaralarıma bir kreminiz ilacınız var mı doktor bey" dediğinde transa girmiştim sanki.

Tanıdık bir tını. Sesi tıpkı, o'ydu.. Ahu.

Uykusuzluk kafa yaptı büyük ihtimal diyerek kendimi geçiştirdim ama kız kaskını çıkarıp saçlarını gelişigüzel savururken hiçbir şey yapamadım. O, buradaydı. Ve güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Halen o günkü gibiydi.

"Neden bu haldesin Milaz? Hasta mısın yoksa?" diye sorarken kaskı kenara bıraktı ve birden üzerime atılarak kollarını boynuma doladı. Şaşkınlıktan karşılık bile veremiyordum. "Neden sarılmıyorsun? Benim, Arya. Tanımadın mı?"

Sanki onu tanımam için daha sıkı sarılıyordu ama endişesi boşaydı. Sesinin tonu bile aklımdan bir saniye çıkmamışken onu tanıyamadığımı sarılırken düşünmesi gerçekten boşaydı.

Sarılışına son güç kırıntımla karşılık verirken
"Yalnızca hayaller ve ötesi böylesine güzel olabilir.. Dayanamıyorum..uyandığımda kaybolma olur mu?" diye fısıldadım ama artık bilincim bedenimi terk etmişti. Olduğum yere yığılırken sarıldığımız için başım omzuna düşmüştü.

Karanlık yoktu, gündüzdü. Rahat bir yerde omuzundaydım. Bunların üstüne o ve hafif, hoş kokusu vardı. Şartlar uyumak için ideal değil mükemmeldi.

------

Uzun zaman sonra karşılamışsınız, bu durumda da uyunmaz be Milaz nsjsjw
Bu bölüm Milaz gibiyim çok uykum vaağrr, saat üç buçuk. Üç buçuklar salın beni.
İyi geceler🌙

UMUT YILDIZI | Yarı Texting ✓✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin