Neler Oluyor?- Bölüm 6

5 2 0
                                    

İkimizde oturduğumuz yerden kalktık ve kadına doğru bakmaya başladık. Hızlanmayı arttırmış ve hala Dong'un adını bağırıyordu. Dong'a baktım. Huzursuz bir şekilde bacaklarını hareket ettiriyordu. Bir anda kolumu tutup çekiştirmeye başladı. Bu defa canımı yakıyor ve sertçe çekiyordu. Yerimde durdum ve kolunu ittim. İttiğim anda kolumu tekrar yakaladı ve sert bir şekilde kendine doğru çekti.

"Gitmeliyiz, hemen!" gergin ve oldukça aceleciydi. Kadın çok yaklaşmıştı ve açıkçası neden böyle davrandığını merak ediyordum. Bu bir hayran olsa bile bir kişiydi ve etrafta bizden başka kimse yoktu. Yere oturdum ve beni çekmesine izin vermedim.

"Canımı yakıyorsun, bırak kolumu." Dong ciddi misin? der gibi bana bakıyordu. Neden panikliyordu? Öylesine merak ettim ki kımıldamadım. Dong kararlılığımı hissedecek olacak ki kolumu bıraktı.

"Ayağa kalk. Oturman mantıklı değil. Hazırlan." Ciddi bakışlarıyla yukarıdan bana bakıyordu. Kadının bize yaklaşmasına bir kaç adım kalmıştı. Dong gergin görünüyordu. Gülümsemeye çalışıyordu ama bu içten bir gülümseme değildi. Kadın gelir gelmez Dong'a sarılmaya çalıştı ancak Dong nazikçe itmeye çalışıyordu. Oturduğum yerden hızla kalktım. Kadının kolundan tuttum ve kendime doğru çektim. Diğer elinde telefonunu fark ettim. Canlı yayın açmıştı! İzinsiz bir şekilde Dong'a yaklaşmaya çalışıyordu. Kolunu çektiğimde benden bir çırpıda kurtulmuştu. Dong'u öpmeye ve üzerine tırmanmaya çalışıyordu. Dong dur diyor ve kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu ancak kadın onu sevdiğini söyleyerek ona daha da rahatsızlık vermeye devam ediyordu. Bacaklarını Dong'un bacağına dolamıştı ve elleriyle sıkıca tutunuyordu. Yapışkan bir örümcek gibiydi.

Kadını sertçe tuttum ve kendime doğru çektim. Bu defa kurtulamamıştı. "Dur artık." diye sinirli bir şekilde kadını uyarsam da tekrar Dong'a doğru adım atmaya çalışıyordu. Dong'un önüne geçtim ve kollarımı iki yana açarak Dong'u arkama aldım. Dong kısık bir sesle;

"Ço..çok..çok özür dilerim" kekeliyordu. Onu umursamadım. Kolumu tuttuğu yer zonkluyordu. Kazağımı sıyırıp kolumu sıktığı yere bakmak istedim. Beş parmağının izi çıkmıştı ve her yanı kıpkırmızı olmuştu. Dokunduğumda çok sıcak olduğunu ve dokunduğum yerlerin çok acı verdiğini hissettim. Yüzümü ekşitiyordum. Acıyı net hissetmeye başlamıştım. Dong'da bacaklarının üzerine çömeldi ve kolumu hafifçe kendine doğru çekti. Bakışları oldukça üzgün gibiydi. Bir süre koluma baktı. Daha sonra bir adım daha yaklaştı ve başını koluma yaklaştırdı. Üflemeye başladı. Hafifçe üflüyor ve bir yandan özür diliyordu. Bir süre öylece kaldıktan sonra gözlerimin içine baktı.

"Birazdan çok daha fazla insan burada olacak. Buradan ayrılalım. Daha sonra sakin bir yerde konuşalım olur mu?"

"Tamam ama sen çok paniklemiş görünüyorsun. Anahtarları ver ben kullanacağım."

"Ama..kolun..." dedi şefkatli sesi geri dönmüştü ama kolumu tutan parmaklarının nasıl titrediğini hissetmiştim. Kullanmasına izin veremezdim. Aslında ehliyetimi alalı bir hafta olmuştu ama bu gerçeği ona söyleyecek değildim. Başarabilirdim, umarım... Büyük bir özgüvenle anahtarı aldım ve şoför koltuğuna geçtim. Dong'ta hemen ardımdan arabaya binmişti. Anahtarları çevirdim. İçimden tek dediğim 'Allah'ım bana yardım et.' demek oldu. Arabayla otoparktan çıkmayı başarmıştım. Dong'da arabanın haritasına bir rota girmeye çalışıyordu. Onu navigasyonla bir yere götürebileceğimi düşünüyorsa yanılıyordu. O kadarını becereceğimi sanmıyordum. Sadece kafama göre en boş yollara girecektim ve Dong'un sakinleştiğini düşündüğüm an direksiyonu ona verecektim.

Dong'un planımı kavraması uzun sürmedi çünkü sesli komut sağa dön dediğinde ben çoktan sola dönmüştüm. Dong yanlış yoldan gittiğimi ancak sorun olmadığını dönüş olduğunu vs söylüyordu. Dediklerini bile tam anladığımdan emin değildim. Sadece iki elimle direksiyona sıkıca tutunmuş boş yolları tarıyordum. Bir sonraki girişten girdiğimde Dong anlamış olacak ki bana bir soru sordu.

SEYAHAT AŞKIWhere stories live. Discover now