9. Bölüm ~ Gruplar

Start from the beginning
                                    

"Keçi gibi inadın var!"dedi yorganı benden uzaklaştırıp koltuğa koyarken.

"Üzerimi sen mi değiştirdin?"dediğimde bana doğru yürüyordu. Yatakta tam karşıma oturdu.

"Hayır..."dedi. Kaşlarım çatıldı. Zaten sinirlerim bozuktu. Beynim yanmıştı. Kalbim kül olmuştu. Birde evimde başka biri mi vardı?

"Evde bizden başka kim var? Burayı kimseye söylememen konusunda anlaştığı-"dediğinde beni durduran şey alnımda hissettiğim dudaklardı.

"Ne yapıyorsun be?"diyerek onu omuzlarından geri ittim. Gülerek geri çekildi.

"Ateşine bakıyordum. Sen ne yapmamı isterdin?"dediğinde kan beynime sıçradı.

"Bana bak döverim seni!"diyerek yumruk savurdum ama ajan adam tabi hemen korudu kendini. Bir de gülmesi yok mu!

"Sana bir soru sordum!"dedim.

"Resepsiyondan bir yardımcı çağırdım... O değiştirdi üzerini ama seni banyodan ben çıkardım... Tam olarak amacın neydi?"dedi kaşlarını çatarak.

"Banyo yapmak!"dedim gözlerimi kaçırarak. İnanmadığını belirten bir ses çıkardığında tekrar ona odaklandım.

"Kıyafetlerle..."

"Evet... Yaparım öyle şeyler..."

Tabi her ay düzenli olarak...

"Soğuk su?"

"Fantezi meselesi..."dedim hemen.

"Su altında uyuyup kalmak da öyle olmalı!"dedi ve göz devirdi. Toprak Atılgan bana ilk defa göz devirmişti.

"Şu anda neyin sorgusundayım acaba?"

"Sorguda mısın bilmem ama iyi olduğun kesin!"dedi ayağa kalktı.

"İyiyim tabi... Neden olmayayım?"dedim. Onun çatık kaşlarını hissediyordum ama ona bakmıyordum.
Kimse benim kırgınlığımı, üzgünlüğümü ya da derdimi çekmek zorunda değildi! Çekenler de çok çabuk gidiyordu benden...

Toprak kalktığı yere tekrar oturdu ama bu sefer bana doğru döndü direkt olarak.

"Eliz... İyi değilsin... Benden mi çekiniyorsun? Eğer çekiniyorsan gidebilirim..."dediğinde onun gitme ihtimali bile canımı yaktı. Şu anda yanımda olması istemesem de içimi rahatlatıyordu ve ona bağlanıyordum. Bunun da farkındaydım.

"Hayır... Sadece konuşursam... Kaldıramam... Çok ağır konuştu ve ben bunu hak etmedim!"dediğimde gözlerim dolmuştu.

"Etmedin... Biliyorum ama böyle olacağını da biliyorduk..."dediğinde başımı salladım.

"Biliyordum ama yine de ağır geldi... Bu kadar kıracağını düşünmemiştim!" dediğimde gözümden bir damla yaş süzülmüştü. Ben güvenmediğim ortamlarda ağlamazdım. Ağlayamazdım. Şu anda ağlıyordum. Yani ona güveniyordum.

İyi ama neden?

Beynimin acilen çalışması gerekiyordu yoksa başkanlığı acılı kalbim alacak gibiydi.

Ben gözyaşımı silmeden onun parmakları sildi yaşlarımı. Sonrasında parmakları çenemde durdu. Çenemi yukarı kaldırdı ve göz teması kurmamızı sağladı.

"Şimdi bunları düşünme... Aç mısın? Hadi yemek yapalım..."dedi yataktan kalkarken beni de kaldırmıştı. Aniden kalktığım için ve sanırım birazda ateşim olduğu için başım dönmüştü bu yüzden ellerini sıkmıştım.
"İyi misin?"dedi endişeli bir şekilde. Kafamı salladım. Odadan çıktığımızda mutfağa doğru yöneldik ama ben kapının yanındaki boy aynasındaki yansımam yüzünden donakalmıştım. O da durmuştu.

Bir Akşam Sefası Tohumu Where stories live. Discover now