on dört (f)

82 8 22
                                    

şampiyonluk maçı için sahada tekrar yerlerini almışlardı. gunwook ise en yakın yerden izliyordu savunmadaki sevgilisini. minhee'nin attığı servisi karşı takım iyi karşılamıştı. pasörlerinin bıraktığı plaseyle matthew yere atlamıştı. matthew'in hafif yükselttiği topa gyuvin atlamıştı. top yükseldiğinde hao manşetle karşıya göndermişti.

gunwook, hanbin ve jiwoong birlikte yan yana oturmuş sevgililerini izliyordu. yanlarında da ricky, taerae ve yujin vardı. arkadaşlarını desteklemek için toplanmışlardı. tek sorun matthew her topa atladığında jiwoong'un yerinden sıçramasıydı. sakatlanacağını düşünüyordu, ancak hanbin ve gunwook alışkındı yerlere atlamalarına.

jeonghyeon savunmadaki nokta manşet alan arkadaşına baktı. sungchan'ın öne zıplamasıyla karşı takım blok için yükselmişti. sungchan'ın uzağındaki hao'ya bıraktığı kısa pasla hao smacını vurmuştu, sayıyı almıştı.

hanbin ayağa kalkıp alkışladı sevgilisini. gyuvinle hücumu yer değiştiren minhee hao'nun ensesine vurdu. servis noktasına giden sungchan adımlamasını alıp smaç servisini vurdu.

servis etkili değildi. filede kalsa da morallerini bozmamışlardı. birbirlerine sarılıp geri yerlerini aldılar. servis karşı takımdaydı. matthew'un savunmasıyla top tekrar jeonghyeon'u bulmuştu. plaseyi karşı takımın sahasına bırakmıştı. fakat karşı takımın defansı da iyiydi.

jeonghyeon karşı takımın pasörüne baktı. duruşundan kurşun pas atacağı ve orta oyuncuya göndereceği belliydi. tek başına bloğa çıkacaktı. her türlü top kaybına engel olmak için hücum bekleyen gyuvinle göz teması kurdu. jeonghyeon'un parmaklarına çarpan topu dublajla çıkarmıştı. boyunu geçen topu parmak pasla göndermişti sungchan'a doğru. kendine kısa gelen topu plase bırakmıştı.

file üstü blokta karşı takım üstünlük kurmuştu. bu sefer savunmayı jeonghyeon üstlenmişti. yükselttiği topa matthew koşup gyuvin'e pasını attı. uzayan ralliyi bitirmek için smacını vurdu. sayı onundu.

uzun süren ralliyi bitiren gyuvinle tribündeki altı kişi yükselmişti. az sayı kalmıştı ve bu sayı kritik bir sayıydı. gyuvin duyduğu sese döndü. gunwook ona gururla gülümsüyordu.

bundan sonra kendisinin en iyi performansını vermesi gerekiyordu.

servis noktasında gözlerini kapatıp düdüğün sesini bekledi. içten içe kendi heyecanını bastırmaya çalışıyordu. düdük çalmıştı içinden sekize kadar saymaya başladı.

sekiz.

"hep yaptım, yine yapabilirim."

yedi.

"bu kadar iyi gitmişken batıramam."

altı.

"arkadaşlarım, sevgilim, antrenörüm, ailem... hepsi benden iyi bir performans bekliyor."

beş.

"oynadığım en iyi oyunu oynuyorum, şimdi neden gerildim?"

dört.

"sürem geçiyor, atmam lazım."

üç.

topu havaya atıp sıçradı. topu atıp yere düştüğünden beri gözlerini açmamıştı. üstünde hissettiği ağırlıkla gözlerini açtı hao ve minhee sımsıkı gyuvin'e sarılıyordu. karşı takımın liberoları yerdeydi.

gunwook'un güvenini boşa çıkarmamıştı.

tekrar gunwook'a bakıp gülümsedi. var gücüyle sevgilisini alkışlıyordu. son beş sayı kalmıştı. karşı takım oyuncu değişikliği yapıp smaçörlerini değiştirdi. smaçörleri hanbin'in eski flörtüydü.

hao gerilmişti. jeonghyeon hao'nun gerilmesiyle yanına gidip omuzlarını ovdu. "bundan sonra sendeyiz." "sinirimden bir şey yapabileceğimi sanmıyorum." matthew da hao'nun yanına gelmişti. "neden sinirleniyorsun ki? o hanbin için hiçbir şey, sense hanbin'nin sevgilisisin. asıl gerilmesi gereken kişi o." "bilmiyorum matthew, ama aynısı jiwoong'un başına gelse sende böyle olurdun." matthew kızarmıştı. "sen nerden biliyorsun?" "kaçamak bakışlar, maçlardan sonra konuşmalar, molalarda yazışmalar falan. belli ediyorsunuz."

servis minhee'deydi. servisi karşı takım iyi karşılamıştı. pasörleri hanbin'in eski flörtüne atmıştı pası. jeonghyeon, gyuvin ve hao üçlü bloğa çıkmıştı. kesemeselerde minhee topu kurtarmıştı.

file üstü topu jeonghyeon plaseyle kaldırıp sungchan'a attı sungchan smacını yapıştırıp sayıyı almıştı. takım arkadaşının hırsı onlara da yansımıştı.

hoş, karşısındaki çocuğun da ondan pek bir farkı yoktu. sahada gerginlik hakimdi. iki sayı birden kaybedince antrenörleri park serim molayı istedi.

"gençler, noluyor?" hao ağlayacak gibiydi. "hyung, beni çıkartır mısın?" "hao, neden?" "hyung, çok sinirliyim. takıma katkı sağlayamayacağımdan korkuyorum, lütfen." "tamam tamam. daha etkili servisler bekliyorum sizden. sanki hayatınızın son maçını yapıyor gibi oynamanızı istiyorum."

bütün takım antrenörlerinin laflarıyla gaza gelmişti. filenin önünde değişimi bekleyen hao sonunda antrenörlerinin yanında beliren takım arkadaşı kamden'ın yanına gitmişti. kamden'a sarılıp kulağına fısıldadı. "sana çok güveniyorum." "keşke bende kendime güvensem." sırtına vurup yedek arkadaşlarının yanına gitti.

son sayı için karşı takımın servis düdüğü çalmıştı. top ellerinden havalanırken jeonghyeon ve sungchan yerlerini değiştirdi. gyuvin savunmayı üstlenmişti. tribünlerde heyecanla bekleyen altı kişi sadece topu takip ediyordu. karşı takımın smacını kamden kesmişti. maç sayısı onundu.

üstünde hissetiği ağırlıkla üstüne atladıklarını anlamıştı. bütün takım onların yanına gelmiş seviniyorlardı. aynı şekilde tribünlerde ayaktaydı.

bütün takım antrenörleri ve görevlilerle birlikte dizilmişti. hepsine verilen madalyalar ve en son takım kaptanı sungchan'ın taşıdığı kupa ile hepsi kupayı tuttu. sungchan üçten geriye saydığı gibi kupayı kaldırmışlardı. hepsi birbiriyle sarılıyor, birbirlerini kutluyorlardı. gyuvin gunwook'a baktı. başardın ifadesi vardı.

başardın ve ben senle gurur duyuyorum.

işte o zaman gyuvin kazandığı madalyayı gunwook'a ithaf etti.

-

SLM kizlar

blank space bitti

fakat bazi sorulara cevap bulamadigimiz icin special part yaziyom

yarin bilemediniz ertesi gun atarim

gorusuruz ! 💌

blank space/gyuwookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin