0.3

1.3K 64 2
                                    

Saat artık sabahın altısı olmuştu benim gözümde gram uyku yoktu. Ağlamaktan kızarmış gözlerim, uykusuzluktan morarmış gözaltlarımla oturduğum yerden kalktım. Tutunarak banyoya yürürken çalan telefonla olduğum yerde durdum.
Bir an aklımdan geçen "arayan ya araz'sa" düşüncesiyle yatağın üzerinde olan telefonu koşarak aldım ekranda bir umut arazın aradığını görmeye beklerken albay arıyordu telefonu zorunlu olarak açtım.
" Alo ?" Dedim bitik çıkan sesimle karşı taraftan kısa bir süre ses gelmedi ardından " Safir biliyorum olanları ama üzgünüm acil görev için desteğe ihtiyacımız var. Senin ve timinin oraya gitmesi gerekiyor bir saate askeriyede olun !" Dedi.
Mükemmel, olana bak daha şurda saatler önce ya...saatlerce önce nikah masamda canımdan çok seviyorum dediğim adam tarafından terkedildim ve şimdi bu görev mi ?
" Tamam geliyoruz !" Dedim ve telefonu beklemeden kapatıp yatağa fırlattım.
" LANET OLSUN !!" diye bağırdım.
Olduğum yere bıraktım kendimi kurumuş gözyaşlarıma yenileri eklenirken sinirle yeri yumrukladım. " Lanet olsun... Bunu neden yaptın sen...neden !?" Başımı kaldırıp tam karşımdaki gardolap'ın aynasından kendime baktım.
Berbat haldeydim. Mahvolmuştum, mahvetmişti.
Elimi sırtıma atıp gelinliğin fermuarını açmaya çalıştım. Onu da beceremedim.
" ALLAH BELANI VERSİN !! AÇILSANA LANET ŞEY... AÇIL!!!"
Sadece yarım saat o lanet fermuarı açmakla uğraştım.
Ardından zar zor kalkıp banyoya gittim üzerimdeki gelinlikten kurtulup duşa girdim.

Duş'un ardından üniformamı giyip saçımı kurutmadan sıkıca bağladım.
Attığım yerden telefonu alıp uraz'ı aradım. Telefon ilk çalışta açıldı.
" Uraz bütün timi topla on beş dakika içinde askeriye'de olun göreve gidiyoruz!"

" Ama komuta-" birşey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Telefonu cebime koyup eşyalarımı alıp evden çıktım. Hızlıca arabaya binip askeriye'ye sürdüm.

________________________♠________________________

Askeriye'ye vardığımda arabadan inip içeri girdim. Direkt olarak albayın odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde bütün tim hazır vaziyette ordaydı. Benim girmemle hepsi bana dönmüştü.
İçeri girip kapıyı kapattım ve albayın karşısında bartunun yanında durdum. Selam verdikten sonra "Yüzbaşı safir yaman emret komutanım!" Albay başıyla selam verdikten sonra konuştu.
"Vaktimiz yok safir hemen çıkmanız lazım ordaki askerler oldukça zor durumda" başımı hemen dercesine salladım. "Hemen çıkıyoruz komutanım !" Diyerek tekrar selam vererek time başımla gidiyoruz işareti vererek odadan çıktım. Benim ardımdan çıkan timle beraber hızlı adımlarla helikoptere gitmeye başladık. Adımlarını hızlandırıp yanıma gelen bartuya dönüp baktım ardından tekrar önüme döndüm.
" Siz iyimisiniz komutanım ?" Diyen bartuya dönüp tekrar baktım.
" İyiyim asker !" Dediğimde susması gerektiğini anlayıp adımlarını yavaşlattı bende onun aksine hızlanıp helikoptere varıp bindim.
Benim ardımdan tim'de bindikten sonra destek için yola çıktık.
Yanımda oturan Bartu'nun hal ve hareketlerinden neyi sormak istediğini gayet iyi anlıyordum.
O da pek içinde tutamadı zaten ve konuştu.
" Komutanım izniniz olursa birşey sorucam ?" Dediğinde başımı ona çevirdim. Sor dercesine başımı salladım. Neyi sorucağını biliyordum zaten
" Siz neden bu görevi kabul ettiniz ki...? Yani hem böyle birşey olmuşken...?" Timin geriye kalanlarıda cevabı merak ediyor olucakki kendi aralarında konuşmayı kestiler ve bana döndüler.
" Görevim, işim herseyden önemli Bartu, bunu sende ve sizde çok iyi biliyorsunuz yaşanan şey benim özel hayatımla ilgili iş ayrı, özel hayat ayrı ve benim için işim özel hayatımdan önce gelir "
Dediğimde başını anladım dercesine salladı. Bu cevabı vericeğimi kendiside biliyordu.
Konuyu kapatıp göreve odaklandım.
" Alana indiğimizde karşı taraftan fazla adamla karşılaşıcaz sakın burnunuzun dikine gitmeyin öncelik yaralı askerlerimizi korumak onları almak. Bartu ve Uraz siz benimle olun. Siz Alp, Pamir ve Tolga yaralı askerlere yardımda bulunun
Kimse verdiğim emirden dışarı çıkmasın. Her ne olursa olsun.!" Hepsi beni pür dikkat dinlemişti hepsi birden "emredersiniz komutanım !" Dedikten sonra helikopter inişe geçti kısa süre sonra alana indiğimizde önde ben arkamda tim olarak helikopterden indik.
" Uraz ve Bartu arkamdan dolanıp kuzey yönünde ilerleyin. Alp, Pamir ve Tolga siz güneyden diğer askerlerin yanına !!" Komutumun ardından herkes ilerlerken bende hemen karşıdaki Kaya'nın oraya doğru ilerlemeye başladım. Kaya'nın arkasında durup dürbünle etrafı inceledim hemen hemen 100 metre ileride kayalıkların arkasında uraz ve bartunun olduğu tarafa nişan almış teröristler vardı.
Kulağımdaki kulaklığa konuştum.
" Uraz ve Bartu saat 12 yönünde dört hedef !" Dedikten sonra gelen silah sesiyle dürbünle gördüğüm teröristler vurulmuştu.
Silah sesinin ardından bütün teröristlerin dikkatini çekmiştik. O an çatışma başlamıştı artık zaten dediğim gibi Alp, Pamir ve Tolga yaralı askerlere yardım ediyordu. Uraz ve bartu'da çatışmanın arasındaydı bende hala oldugum kaya'nın arkasındaydım. Silah'ın dürbünüyle Uraz ve Bartu'nun olduğu tarafı kontrol etmeye başladım. Onları korumaya odaklandım o an en ufak hareket gördüğümde Uraz ve bartu'dam önce ben vuruyordum.
Arkadan gelen bağırışla "Komutanım !!" Sesiyle arkamı dönmeme kalmadan silah sesi geldi. Arkamı döndüğümde yere yığılan teröristi gördüm. Bağıransa alp'ti. Ama neden bağırmıştı kulaklık kapalımıydı ? konrtol ettiğimde kapalı olduğunu farkettim. Ne ara kapatmıştım ben bunu, kulaklığı açıp önüme tekrar teröristlere döndüm.

SAFİR BÜYÜSÜ Where stories live. Discover now