³

529 57 22
                                    


derse tam vaktinde yetişmemizin üzerinden on dakika geçiyordu. kalemim parmaklarımın arasında eziyet çekerken benim aklım çok doluydu.

normalde hep derslerimde olan aklım birden sapa sarmıştı. meselâ soobin'in yanıma gelmesi..beni ne ara orada görüp çok düşünceliymiş gibi derse geç kalacağımı bildirmişti bilmiyorum.

belki de ben nankörlük yapıyordum. sonuçta sınıfta ders veya sınavlar dışında kimseyle konuşamazdım ve biri gelip ilk kez böyle yaklaşımda bulunmuştu.

genellikle pek umursanan bir kız değildim sınıfta. abartmıyorum cidden soobin'in davranışı şaşırtmıştı.

bir de elimi tutup koşuşturması..

yanaklarımı şişirip çaprazımdaki sırada oturan soobin'e çevirdim bakışlarımı. benim aksime derse odaklıydı.

neyse dedim çok anlam yüklemeye gerek yoktu.

lisa'nın arkadaşlarına gelirsek..gelmeyelim ya da. onların yanında istemsizce geriliyordum. ama nedense biraz da olsa samimi gelmişlerdi bana.

birazcık.

taehyung'a şişeyi verdiğimde jimin ve namjoon'un gülmemeye çalışması..jungkook'un sorgularcasına bana bakması ve lisa'nın imalı sırıtışı.

alt tarafı su vermiştim, bunda ne vardı ki?

acaba şişenin pembe olmasına mı takıldılar? ne olacak canım, içindeki suydu ne de olsa. imajı mı çizilmişti sanki?

soobin geldiğinde hepsinin gözleri biz gidene kadar üstümüzdeydi. umarım yanlış anlaşılmamıştım.

tüm bunları düşündürmek kafamı duvara sürtme isteği uyandırmıştı. nefesimi dışarı verip kalemi elimden bıraktım. kollarımı sıraya koyup başımı yasladım.

gözlerimi kapattım. biraz uyuyabilirdim sanırım.

matematik dersinden eksiklerimin oluşu ve dersi dinlemem gerektiği gerçeği yüzüme vururken uyumak daha cazip gelmişti.

birinin beni sarsması üzerine gözlerim yavaşça açılırken ilk birkaç saniye nerede olduğumu kavramaya çalıştım.

yerimde doğrulup kollarımı esneterek karşımdaki soobin'e baktım. onu görünce irkilip etrafa bakındım. sınıfta kimse kalmamıştı.

"sende ne uykucu çıktın, okul bitiyor hanımefendi öyle kalkıyor. pardon ben kaldırmasam hâlâ kalkmıyordun."

uyuduğum için sesimin tonu değişik çıkmıştı. "ah şey, üzgünüm." boğazımı temizleyip hızla masanın üstündeki eşyalarımı çantama koydum.

"sen beni mi bekledin?" şaşkın bir biçimde sorduğum soruyla güldü.

"yok boş sınıfta oturma fantezim var."

kaşlarım havalanırken gülmesi kahkahaya dönüştü birden.

"tanrım..jennie seni bekledim başka ne yapayım burada?"

"neden bekledin ki? yani arkadaş değiliz, ders dışında bir muhabbetimiz yok. genelde kimse umursamaz beni, neden b-"

"sakin ol önce. kim olsa uyandırırdım jennie, öküz değilim uyuyan bir kızı çıkış saatinde burada bırakacak kadar. ayrıca seni umursamadıklarından değil sınıftakilerin durumu. utangaç yapın var kim sana yaklaşsa kaçıyorsun, ondandır."

dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. haklıydı, kendi kendime yapıyordum bunu.

"arkadaşın yok sanardım ama üniversiteli arkadaşlar bulmuşsun kendine ha?" dedi gülerek.

cigarettes & strawberries Where stories live. Discover now