6. Bölüm

127 21 32
                                    

Düşüncelerinizi belirtin lütfen

****

Hayatımda ilk defa motora biniyordum ve şu an deli gibi korkuyorum desem yalan olmazdı. Neden bu kadar korkutucuydu bilmiyorum ama Felix motoru durduruna kadar beline sıkıca sardığım kollarımı çekemedim. İlk bindiğimde ne gerek var diyen ben şu an koala gibi yapışmıştım Felix'e.

Sonunda bir evin önünde durduğunda korkudan nefes düzenim bozulmuştu. Kalp atışlarım at koşturur gibiydi. Nefes nefese hemen motordan kalktım ve kaskı çözmeye çabaladım. Başarılı olmuştum. Hızla bu saçma şeyi kafamdan çıkardım ve derin bir nefes aldım. Daralmıştım bu kutunun içinde. Sonunda rahat bir nefes alabiliyordum.

"Bir daha asla motora binmeyeceğim." dedim kaskı Felix'e verirken. Bir yandan da elimle kendime yelpaze yapmıştım.

"Alışırsın." dedi kaskını çıkarıp.

Neden alışayım? Kaç kere motora binecektim ki hayatımda? Sanki her gün motoruna binecekmişim gibi konuşuyordu.

Yaptığı gafı fark etmeyince belli etmedim. Bir tur daha utanamazdım. Hele de Yongbok önümüzdeki boşluğa motorunu park ettiğinde.

"İyi geceler size. Ben yatıyorum." Felix kafasını salladı ve Yongbok'un aksine ağır adımlarla önünde durduğumuz büyük eve ilerlemeye başladı. Ev fazlasıyla büyüktü. Gereksiz derecede büyüktü. Annesinin mi babasının mı eviydi bilmiyorum ama oldukça zengin oldukları belliydi.

Çekingen adımlarla Felix'i bir adım geriden takip ediyordum. Biz içeri girene kadar Yongbok kaybolmuştu bile. Bu yüzden biraz rahatladım. Garip imalarını şu psikolojide kaldıramayacaktım.

"Aç mısın?" dedi Felix salona girdiğinde geniş salon beni şaşırtmıştı ama belli etmemeye çalıştım. Salondaki çekmeceyi açarken bende montumu elime almış onu izliyordum.

"Hayır." elinde bir anahtarla çekmeceyi kapattı ve bana döndü.

"Gel o zaman." dedi merdivenlere yönelirken. Peşinden yukarı çıktım. "Sen benim odamda kal. Ben misafir odasında kalacağım." siyah kapıyı açarken söyledikleriyle kaşlarımı çattım.

"Saçmalama Felix. Odandan çıkmana gerek yok. Misafir olan benim. Ben kalırım." dediğimde gözlerini devirdi.

"Bir kerede itiraz etme." diye söylendi. "Yorgun görünüyorsun. Misafir yatakları o kadar rahat değil. Geç yat işte." dedi daha sert bir sesle. Odaya girdiğinde peşinden girdim.

Soğuk havasının aksine odası hoştu. Mavi ve beyaz ağırlıklı bir odaydı. Sağ taraftaki duvarda birçok kitap, çalışma masası ve birkaç poster vardı. Sol taraftaki duvarda ise mavi bir kapı, yatak, dolap ve kenarda asılı duran iki tane gitar vardı. Kapının tam karşısındaki pencerenin yanındaysa büyük bir koltuk ve birkaç eşya daha vardı. Kitapları dışında ortalıkta çok fazla kişisel eşya yoktu. Mavi yatak örtüsü jilet gibi serilmiş, odasının kendine has temiz bir havası vardı.

"Rahatlık önemli değil." dedim ve derin bir nefes aldım. "Uyuyabileceğimi sanmıyorum." Felix dolaptan çıkardığı birkaç giysiyi yatağa bıraktı.

"Ne?"

"Anlamamazdan gelme. Kim böyle bir durumda rahat uyuyabilir ki? O yüzden, kal odanda." ifadesiz bakışlarını yüzüme dikti. Umursamamaya çalıştım. Ya ben üzgünken fazla duyarsız oluyordum ya da Felix bir saat önce bana sarılan genç adam kadar samimi davranmıyordu. Bilmiyorum. Gerçi o hiç samimi biri olmamıştı, alayla gülmek bir samimiyet değildi.

Aptal sarıldı sana, kollarında ağladın.

İçimden geçen düşünceyi belli etmemeye çalıştım. Düşüncesi bile beni iyi hissettirmişti. Nedenini daha kendim de çözememiştim. Sanırım şu an beni anlayan birini bulmak iyi gelmişti.

Twins-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin