2. Bölüm

452 58 38
                                    

"Siktir..." diye fısıldadım.

Ciddili siktir.

Neden Felix karşımda?

Dedik siktirip git diye!

Ne bileyim be!

Felix bakışlarını üzerimde gezdirdi. Kollarını göğsünde birleştirmiş ve lavabo fayansına kalçasını yaslamıştı.

Yakalandık...

"Kapı dinlemenin yanlış olduğunu öğretmediler mi sana?" dedi sertçe. Sesi çok korkunç bu herifin ya! Normali hadi neyse de sinirli sesi çok korkunç. Siyah saçları ve sert çehresiyle de sanki üstüme atlayacakmış gibi geliyor.

Tek kaşını kaldırıp cevap bekler vaziyette bana baktığında derin bir nefes aldım. Nasıl kıvıracağım şimdi?

"Eee," kafamı kaşıdım. "Amacım seni dinlemek değildi." diye bir cümle çıktı ağzımdan.

Bu aptallık kaçıncı seviyeydi?

"Amacın beni dinlemek olmadığı için çıkıp gitmedin zaten." dedi alayla. Derin bir nefes aldım. Ne diyebilirdim ki? Merak ettim dinledim mi?

"Şey... Ben-"

"Bir açıklaman olduğunu sanmıyorum. Zorlama boşuna. Az önce duyduklarını da unut." dedi otoriter bir sesle. Merak neden bana bu kadar aşılanmış bir duygu?

"Neden?" dedim birden. Dediğime ben bile şaşırırken Felix tek kaşını kaldırmıştı.

"Kimse uyarmadı mı seni? Bu kadar merak fazla diye." dedi alay eder gibi. Sinirle elimi yumruk yaptım. Benimle alay ediyordu resmen!

"Dalga geçme benimle." dedim sinirle. Güldü.

"Sen de camdan sarkan meraklı teyzeler gibi davranma o zaman."

"İyi, söylemem kimseye." dedim gitmesi için. Tabii ki Jisung ve Seungmin'e anlatacağım. Donumun rengini bilen insanlardan bunu saklayacak halim yok. Hem durum değerlendirmesi (dedikodu) yapmak lazım.

"Aptal mıyım sence? Buradan çıkınca arkadaşlarını her şeyi anlatacağını bilmiyor muyum?" gözlerimi devirdim. Zeki çıktı şerefsiz. Hâlâ durduğum kapı eşiğinden çekilip ona doğru ilerledim. Boylarımız eşitti sanırım. Belki bir iki santim uzun olabilirdi benden.

"Tamam, onlara da bahsetmem." dedim bende. Zil çoktan çalmıştı. Hatta Bayan Park, eminim derse girmişti.

"Neden sana güveneyim?" dedi kollarını göğsünde birleştirip. Eğer bunun gibi sessiz insanlar her zaman çok güçlü olmasaydı yakasına yapışabilirdim. Çünkü öyle bir söylüyordu ki, sanki okulun dedikodu şebekesi benim.

"Oradan bakınca seni çok umursuyor gibi mi duruyorum?" dedim ben de alayla. "Ne bok yersen ye, bana ne?" bir an yüz ifadesi dağılır gibi oldu ama hemen toparladı.

"İyi." ben ne olduğunu anlayamadan tuvaletten çıktı. Birden değişen tavrı ile kaşlarımı çattım. Ne dedim şimdi ben? Neye bozuldu acaba? Onu umursamama bozulacak hali yok herhalde.

Bana ne ya? Neye bozulursa bozulsun. Bozuldu mu ondan da emin değilim gerçi.

"Sana niye bozulsun mal." diye mırıldanıp tekrar tuvalete girdim ve işimi halledip çıktım. Ellerimi de yıkayıp tuvaletten çıktım ve hızlı adımlarla sınıfa ilerledim. Bayan Park kesinlikle kızacaktı.

Kapının önündeki Felix ile kaşlarımı çattım. O kapıyı çaldığı anda ben de arkasından koşup girmiştim sınıfa.

"Neredeydiniz?" dedi Bayan Park.

Twins-HyunlixWhere stories live. Discover now