16•| Alevler.

10.7K 159 51
                                    

Oy veryeyi unutmayın lütfen.

İyi Okumalar:)

İyi Okumalar:)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


16. Bölüm
“Senin alevin benim yangınımdır.”

Büyükannem geçmişi unutmazsan hayat sana yeni şeyler vaad etmez derdi. Ben geçmişi unutamayanlardanım. Geçmişe silmeye çalıştım... Üzerine çizgi atmaya çalıştım, olmadı karaladım. Ama hayır yine hayır olmuyor. Geçmiş gözümün önünde, kendi elimde, kendi hayatımda hatta. Rüya bana geçmişten kalan bir mucize, bir hayat. Peki ya ait olanlar. Gözünün önünde sana ait olması gerek şeyleri kullanıyorlar. Unutamam çünkü ben büyükannem değilim, yada annem değilim, ben büyümbabam, hatta babam gibiymişim. Peki ya şimdi devam mı edeceğim? Geldiğim gibi istediğimi alacakmıyım. Bir yola girdiğim gibi devam etmek zorundayım. Sulu göz Aslı... Hayır ben Aslı Gönük'tüm, istediğimi almak zorundayım, bana yapılanı bana yaşatılanı yaşatmak zorundayım.

Gözlerim sadece karşımda oturan adama bakıyordu.

Tek kaşı havada bana bakıp “Aslı hanım... İster kabul edin ister etmeyin. Ben bu işi kabul edeceğim. Dündar beyle ortaklığa gireceğim. Kim görmüş benim bir kadının lafıyla hareket ettiği mi?” hafif bir gülme ile baktım Remzi beye.

Biraz doğruldum, kafamı dikleştirip “Peki tamam siz kabul edin... Ama bir daha düşünün diye tekrar edeyim. Limanlar benim, deniz üzerinden geçen gemiler benim emrimle ilerliyor. Ya Karadeniz'e indirmek için izin vermezsem?” adam dişlerini birbirine bastırdı. Çene hattı ortaya çıktı.

“Ben bu işi kabul ediyorum dedim... Liman umrumda değil, ben sizin emrinizle yürümem.” ayağa kalktı, son bir kez süzdü beni. Toplantı kapısını açıp öfkeyle çıktı. Elinden hiç bir şey gelmem öfkesi... Bunu çok iyi bilirim Remzi bey. Hemde çok. Dündar beyle iş ortaklığı kuramazdı, asla bunu asla izin veremem. O sengilin eşinin babasının işleri kötüye gidince bakalım ne yapacaksın. Nehir... En kısa zamanda sende batacaksın.

Ayağa kalkıp telefonumu elime aldım. Serap'ın odasına ilerledim. Remzi bey inatçıdı. Kimsenin sözünü dinlemez kendi aklıyla ilerlerdi. Böyle yapmaya deven ederse adamın işleri batacaktı, elindeki malar elinde patlayacaktı. Adam yurtdışına silah satıyordu, belli zaman dilimleri vardı, malların gidip gelme tarihi. Ama Remzi bey'in davranışı böyle giderse daha çok mal elinde patlayacaktı.

Kapıyı çalmadan içeriye girdim.

“Napıyorsun Serap.” Serap içli bir nefes aldı ve bana baktı.

“Bu malların gelecek olan yeri ormanın tam ortasında, hatta açık bir alanda. Söylenen göre etrafta ağaçlarla dolu ama tam ortası boş, orta bir arazi.” ne? Boş bir arazide mi? Daha neler olacak bilmiyorum, bundan daha kötüsü olacak onu biliyorum tabikide.

“Bora... Mallarını yakmak istiyorum.” dedim dik bir bakışla ve kendimden emin bir şekilde “Kendisi orada olacak mı?” arkasına yaslandı, kafasını salladı.

Benimsin (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin