"Bana bağırma! Pis katil. Nasıl lan? Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun!?"

"Ya bu belasını s**tiğim çocuk seni kenarda sıkıştırmamış mıydı!? Sen orda yardım istemiyor muydun!? Ben senin yüzünden katil oldum lan! "

Söyledikleri beynimde yankılandı. Ben nasıl böyle oluyordum? Benim neden yaptıklarım bir biriyle bir değildi? Benim yüzümden katil olmuştu. Haklıydı.

Senin yüzünden! Senin yüzünden çocuk adam öldürdü. Gelmiş bir de onu suçluyorsun. Aptalsın Hazen, çok aptalsın!

İç sesim beni suçluyordu. Benim yüzümden öldürmüştü. Gözlerim doldu. Benim yüzümden adam öldürmüştü. Onu aptal gibi suçlamıştım.

Yapığımız şeylerin yanlış olup daha sonra aslını öğrenince pişman olmak doğru bir şey miydi?

Kalabalığın içinden kızıl saçlı bir kız yerde yatan pisliğin yanına çöktü. Göz yaşlarının bu pislik için akıyor olması ona acımama sebep oldu.

"Uraz aç gözlerini lütfen aç. Yapma n'olur yapma. "

İsmi Uraz'dı. Miğdem bulandı onun ismini ağzıma aldığım için. Kız başını kaldırıp Özgür'e baktı.

"Öldürdün onu! Rahat mısın!?" diye boğazını ağrıtıcak şekilde bağırdı.

"Abi bi ambulansı arayın. Kendi kendimize öldü kararı verdik. Belki ölmemiştir, biz yanlış anlıyoruzdur, " diye fikir attı Doğukan.

Benim yüzümden katil damgası yiyordu. Doğukan'ın dediği gibi erken karar vermiştik. Kendimi Özgür'ün yerine koyunca canım yandı. Belki ona inanacağımı düşünmüştü ama ben ona inanmak yerine onu suçlamıştım.

Arkadan biri anbulansı aradığı hakkında bilgi verdi.

"Doğukan son kez söylüyorum, onu buradan götür, " dedi. Konuşması üzerine başımı ona çevirdim. Bana bakmıyordu, kırılmıştı. Beklemediğimiz insanlardan beklemediğimiz şeyler ile karşı karşıya geliyorduk.

Bu ikimiz için de geçerliydi. Ben ondan adam öldürebileceğini beklemiyorken o adam öldürmüştü.
O ise ona inanmamı bekliyordu ama ona inanmamış ve suçlamıştım. Varlığımla yanlıştım.

Doğukan yanıma gelip elimi omzuma koydu. Başımı ona çevirdim, ağlamamak için direniyordum. Kalabalığın arasından geçip dış kapıya yürüdük. Arkama dönüp baktığımda kalabalığın onu kapattığını gördüm. Başımı öne eğip yürüdüm. Hazırda bekleyen yaşlarım akmaya başladı. Bana ağlamamamı söylemişti, ama ben ağlamadan duramıyordum.

Dışarı çıktığımızda durup elimi karnımın üstüne koydum. Eğilip nefes almaya çalıştım, göz yaşları bizi rahatlattıkça mahvediyordu.

Dışarı atmadıkça zarar görüyorduk. Dışarı attıkça da zarar görüyorduk.

Gözlerimi sıkıca yumdum. Doğukan koluma girip yürümeme yardımcı oldu. Arabanın kapısını açıp oturmama yardım etti, şöför koltuğuna oturdu ama arabayı çalıştırmadı.

"Hazen iyi misin? " dedi. Sesi çok anlayışlı bir tınıda çıkmıştı. Başımı kaldırıp baktım.

"Değilim. Benim yüzümden adam öldürmüş olabilir Doğukan. Onu aptal gibi suçladım!" Sesli nefes alıp verdi.

"Bak Hazen, bir kaç yumruk ile adam ölmez. Eğer ölmüş olsada Özgür asla pişman olmaz çünkü bu görüpte susan Adalet'in yerine kendi kendine kadınları korumaya çalışıyor. Ve bunu yaparken suçlu çıksada Özgür pişman olmaz, anladın mı? " dedi. Özgür'ü bu kadar iyi tanıyan ve koruyup kollayan arkadaşları olduğu için Özgür adına mutlu oldum.

GECENİN ATEŞİWhere stories live. Discover now