38.Bölüm: Ev

76 58 16
                                    

"ben o villalarda bir şey gördüm." Annemin kaşları çatılırken "Ne gördün Kutay?" diye sordu. Kaşlarının çatılması ve elini kalbinin üzerine götürmesine bakarsam annem sanırım biraz da olsa tedirgin olmuş, Benim söylememi bekliyordu. Destek almak için Ulaş'a baktım. Ulaş beni onaylamak için başını salladığında tek bir nefeste "babamı bir kadınla birlikte gördüm!" dedim.

Annem kaşları şaşkınlıkla kalkarken "ne?" diye sordu. Öne doğru sendelemesiyle Ulaş ve ben yanına gittik. "ne diyorsun oğlum sen? Kutay'ım şaka de bana annem." Annem benim tüm bunların yalan olduğumu söylememi umar gibi bana bakıyordu. Ben ne diyeceğimi bilemez şekilde dudağımı dişledim ve sert bir şekilde yutkundum.

Annem benim bir şey demediğimi görünce "Oğlum böyle bir şeyin şakası olmaz bana bir şey söyle!" diye bağırıp eliyle koltuğa vurdu. Şuan ne yapacağımı bilemiyordum. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde anneme bakmaya devam ettiğimde "Kutay!" diye bağırdı. "Konuşsana annecim."

"anne ben ne diyeceğimi bilemiyorum ama öyle." Dedim. Annem aniden ayağa kalktı ve ellerini öfkeyle saçlarının arasından geçirdi. "kimdi kadın? Tanıdığımız biri mi? Ne şekilde gördün?" Ulaşla anneme bir şey demeden baktığımızda annem "konuşsanıza! Soru soruyorum ikinize!" annem çıldırmış gibiydi.

Korkuyla Ulaş bana baktığında ona durması için elimle işaret ettim. "annecim." Dedim kendisine doğru bir adım atarak "keşke yalan olsaydı ama-"

"bir şey dedi mi sana? Bahanesi neydi?" annem gözünden akan yaşları sildi. Daha sonra da "bir şey deme ya da oğlum. Ben öğreneceğimi öğrendim zaten." Diyip odadan çıktı. Ulaş arkasından giderken "gelme annecim. Ben odada babanızın eşyalarını toplayacağım. İyiyim merak etmeyin." Dedi.

Ben hala yerimde kala kalmış bir şekilde duruyordum. Olanı açıkladım açıklamasına ama annemin harabeye dönmesine neden olmuştum. Üst kattan gelen kapının sertçe kapanma sesinden sonra gözlerimi kapadım. Ulaş yanıma geldi "abi yanına çıkalım." Başımla onu reddederken "bırak yalnız kalsın Ulaş."

"nasıl yalnız kalsın ya! Ya kendine bir şey yaparsa?"

"yapmayacak" umarım yapmaz "yalnız kalıp ağlaması lazım. Annem bizim yanımızda ağlamaz." Çocukluğumuzdan beri böyleydi. Annem asla yanımızda ağlamazdı. "bir beş dakika sonra çıkarız." Dedim. O beş dakika bizim için çok uzun bir zaman gibi geçecekti. (02.03)

(02.15) ellerimi çeneme koymuş dizlerimi de sallayarak oturuyordum. Ulaş kolundaki saate baktı "on dakika geçmiş ben artık gidiyorum." Diyip direk gitti. Ulaş gittikten sonra dış kapıdan anahtar takılma sesi geldiğinde başım oraya döndü. Her şeyi bildiği halde buraya gelemezdi değil mi?

Koltuktan kalkıp kapının oraya yürüdüm. Kapı açılırken gayet sakin bir şekilde içeri girmesini bekledim. Babam içeri girdiğinde direkt bana baktı. "annen nerede?" diye sorduğunda "bu seni ilgilendirmez. Kadın mahvoldu senin yüzünden. Nasıl yapabildin bunu sen ya?" diye cevap verdim.

"onu yapan ben değilim oğlum. Anneni öyle mahveden sensin. Eğer annene söylemeseydin böyle olmayacaktı." Kollarımı önümde bağlayıp "annemi kandırmaya devam mı edecektin? Ben buna asla izin vermem." Dedim.

"Bir kerelik bir şeydi o oğlum. Zaten başka olmayacaktı." Söylediği şeyin iğrençliğiyle yüzümü buruşturduğumda annemin sesini duydum "alçak! Bir kerelik diyorsun bir de utanmadan." Bakışlarım anneme döndü. Ulaş'ın elinde iki valiz annemin de elince bir el bagajı vardı. Sanırım çantaların içerisinde babamın eşyaları vardı.

"sevgilim beni bir kere dinler mis-"

"kes!" dedi annem keskin bir sesle. "ağzına o kelime hiç yakışmıyor Akif. Hem de hiç!" elindeki çantayı babamın üzerine fırlatırken "al eşyalarını da çek git buradan. Bir daha da gözükme gözüme." Dedi.

ANEMON DÖNGÜSÜWhere stories live. Discover now