0.3

193 11 237
                                    

2 günlük uykusuzluğumun ardından daldığım o derin uykudan uyandıracak kadar güçlü takırtılarla gözlerimi araladım. Endişeyle uzandığım yerden dirseklerime yaslanarak yarım bir şekilde kalktım. Seslerin kaynağını henüz idrak edememiş olsam da vazifelik bir durum olmadığını anlayınca bedenimi yeniden yatağa bıraktım.

Mesleki deformasyon, her an tetikte olmamız gerekiyordu. Yetersiz uykunun sonucu ağrıyan göz kapaklarımı yeniden yummuştum ki, sesler kesilmek yerine daha yakından işitilmeye başlamıştı. Aşinası olduğum takırtılar, beynimde şimşeklerin çalmasına sebep olmuştu.

"Anne, sırası mı ya şimdi!", kelimeler büyük bir öfkeyle dökülmüştü dudaklarımdan.

Araladığım gözlerimi kapalı olan kapıya çevirdim. Çok geçmeden annem temizlik kombiniyle girişte belirivermişti.

"Uyandın mı, oğlum? Hadi kalk hemen, işim var çok. Yardım edeceksin bana."

Yorgana daha çok sarılırken homurdandım.

"Kurbanın olayım yapma bana şunu ya."

"Ben sizi yetiştirirken nerde hata ettim acaba ya? Uyudun kaça kadar Selim, işime engel olma bari oğlum. Hadi!"

Adamın vicdanına oynayan anne edebiyatına devam etmesine fırsat vermeden çevik bir hamleyle ayağa kalktım. Bu sırada tanıdık bir ses doldurdu kulaklarımı.

"Oo, uyandı mı paşa hazretleri?"

Omuzlarım düşerken gözlerimi devirdim. Gerçekten bana oynanıyordu bugün.

"Yenge sen de mi ya?"

Neşeli kıkırtısı odadaki gergin havanın tam aksine çalındı kulaklarımıza.

"Çayını koydum, kahvaltını yap da boyumuzun yetmediği yerleri hallediver annem."

Yere bıraktığı su dolu kovayı eline alıp gözden kayboldu.

İzin kullanılacak başka gün bulamayıp, annemin çok kutsal temizlik gününe denk geldiğim için içimden varlığımın en derinlerine kadar giden bir sövüş seramonisi gerçekleştiriyordum.

"Ne o, pişman mı oldun Selim?"

Feyza'nın dedikleriyle alayla ona baktım. Gel, diyodu, eski günleri yad edelim. Bütün mahallede kovala beni, yine komşular ayırsın bizi. Gel, benim saçlarımı yol.

"Allah'ım beni sınıyorsun, farkındayım ama gerçekten sabırlı bir insan değilim ben."

Annem, adım seslerinden anladığım kadarıyla hızlıca yanımıza geldi tekrardan.

"Çocuklar, hadisenize? Oyalanmayın, çok iş var daha çok."

Omuz silkip ofladım, başım cidden beladaydı. Annemin emrinin üzerine bir şey söyleyemeyeceğimizden, ikimiz de tıpış tıpış mutfağa ilerledik.

Kahvaltılıkların dizili olduğu masaya yerleşirken annem de ocaktaki menemeni alıp nihalenin üzerine bıraktı. Teşekkür edip Feyza'ya ithafen konuştum.

"Kocan olacak o hıyar nerde?"

Annem saniyesinde acil durum ışıklarını yakmıştı.

"Selim! Ne biçim konuşuyorsun yengenle, abin hakkında?"

Menemene bandırdığım ekmeği ağzıma atarken konuştum.

"Atalarımız boşa dememiş, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye. Bak burada sana yardım eden benim, yine o hıyar oğlunun tarafındasın."

Bana gözlerini devirip işine döndüğü sırada sorumu tekrarladım.

"Sahiden, Semih nerede? İşi bana kitleyip kaçtı yine dimi, pezevenk!"

Yaralarını Ben SarayımOù les histoires vivent. Découvrez maintenant