There Will Always Be Protagonists With Delusions of Starting a Harem

10-Erkek Arkadaşı Bir Zombidir.

Rüzgar kılıcını bir kenara bırakan Zhong Qiu formülü çıkardı ve kendisine enjekte etti, gözleri yavaş yavaş ilerleyen ikilinin sırtını takip etti ve dudakları keyifle yukarı doğru kıvrıldı.

Her ne iseler, onları yakalarsa mesele bitmiş olmaz mı?

Ertesi gün Wei Xu, güneş doğar doğmaz son derece enerjik bir şekilde koşarak Ye Zhizhou'ya geldi. Ancak Zhong Qiu, gecenin ortasında Ye Zhizhou'nun yatağına tırmanmıştı ve şimdi yeni uyanan Ye Zhizhou, Zhong Qiu'yu tüm gücüyle yatağa tekmeliyordu.

Durum biraz tuhaftı.

Zhong Qiu onu rüzgar bıçağıyla selamladı, "Anaokulu öğretmenin sana kapıları çalmayı öğretmedi mi?"

Wei Xu yana kaçtı, Ye Zhizhou'nun gevşek yakasına bir göz attı ve rahatsızlık içinde görüş alanını hareket ettirdi. Yüzü sertleşti ve şöyle dedi: "Küçüklüğümden beri asla Xiao Chen'in odasına girmek için kapıyı çalmadım ve o da benden bunu istemedi."

Zhong Qiu yataktan kalktı, öfkesi aşırıya ulaştı, gözleri sararmaya başladı, "Bugünden itibaren senden bunu yapmanı istiyor."

Yataktan kalkarken Ye Zhizhou, Zhong Qiu'dan bile daha kızgındı, yatağa inerken Zhong Qiu'nun ağzına bir hap itti. Wei Xu'ya döndüğünde dişlerini gıcırdatıyordu, "Ah, geldin. Tam zamanında. Fang Yunqi'de bir sorun var. Git Yan Zheng ve diğerlerine yardım et, onu araştırma enstitüsüne götür."

Wei Xu kaşlarını çattı, "Sorun nedir?"

"Hiçbir şey, sadece kafasını tedavi ediyor ve muayene olması gerekiyor. Zhong Qiu'nun enstitüdeki tüm ekipmanları var bu yüzden sonuç hızlı bir şekilde çıkacak." Ye Zhizhou ona bir kez yukarıdan aşağıya baktı ve sordu, "Xu Yi'nin kaynağının suyunu, onu içtin mi?"

Wei Xu başını salladı, biraz şaşkındı, "Bu neyle ilgili?"

"Mühim değil." Ona tam bir yenileme hapı vermek için bu savunmasız anının avantajını kullanarak uzun adımlarla ona doğru yürüdü ve ona gülümsedi, "Tamam, şimdi Fang Yunqi'ye eşlik edebilirsin."

Zhong Qiu, Wei Xu'ya buz gibi bir bakış atarken, hoşnutsuzca elini aşağı çekti ve kavradı. "Ona dokunmana izin verilmiyor."

Ye Zhizhou gözlerini devirdi. Wei Xu bir şey söylemek istedi ama sözleri vücudundaki ani sıcaklık hissi yüzünden boğuldu. Karnını kapattı, serin havadan derin nefes aldı ve güçlükle sordu: "Xiao Chen, bana ne yedirdin?"

"Hayatını kurtaracak iyi bir şey." Ye Zhizhou omzunu okşadı. Kapının dışındaki Liang Ping'e el salladı, "Onu sırtına koy, gidelim!"

Gökyüzü aydınlanırken grup gizlice üçüncü kapıdan doğrudan araştırma enstitüsüne doğru gitti.

Geri getirdikleri yeni makine zaten birinci laboratuvarda çalışıyordu. Zhong Qiu, Wei Xu ve Fang Yunqi'nin kanını alabilmeleri için asistanlarına seslendi ve ardından tekerlekli sandalyeyle muayene odasına geri getirildiler. Ye Zhizhou, Yan Zheng ve Liang Ping'in onlarla gitmesine izin verirken kendisi de Zhong Qiu'nun yanına gitti ve elindeki kan örneğini izledi, "Onların sorununu kan kokusundan anlayabileceğini söyledin, bu doğru mu?"

"Yapabilirim." Zhong Qiu başını salladı. Numuneleri makineye koydu ve analiz sürecini başlattı. Verileri not ederken Ye Zhizhou'ya şunu söyledi. "Özellikle çok kötü kokuyor. Dün yakaladığım kokuya çok benziyor. Dünkü kişiyi yakalamak ve onu iyice incelemek istedim ama ortadan kaybolmasını beklemiyordum. Sadece yoldaşını yanıma alabilirim."

"Dün kokladığın koku mu?" Zhong Qiu'nun sözleri Ye Zhizhou'yu şaşırttı. "Dün ne yaptın?"

Zhong Qiu ona biraz şaşırmış görünüyordu. "Sana söylemedim mi?"