14 BÖLÜM

1.6K 57 4
                                    

(afran koyunun ağzından)

Aslı dizimde uyuya kalmıştı. Onu eve götüremezdim. Kız kardeşi istemiyordum bir daha böyle şey yaşadığını bilsin. Sert ellerimle aslının saçlarına dokundum. Bir kıvılcımla bütün bedenim kasıldı. Nasıl bir şeydi bilmiyorum ama bu kadın beni ele geçiriyordu.

Eve geldiğimizde aslı hala uyanmamıştı. Onu dikkatlice kucağıma alarak yatak odama götürdüm. Asansöre binerek odama çıktık. Hala uyanmamıştı. Galiba derin uykuya sahip birisiydi. Yavaşca yatağıma bırakarak üzerine pikeyi örtdüm. Biraz daha baktım yorgun yüzüne. Minik burnu, çatılmış kaşları, baktığımda içimin eridiği gözleri, hafif aralanan dudakları. Ne diyordum ben? Kendime gelerek odadan çıktım. Mutfağa inerek kendime sert kahve onada ilaç ve elma suyu. Küçük tepsiye elma suyunu ve ilacı bırakarak küçük kağıda not yazdım. Yukarı çıkarak tepsiyi yatağın başındaki komidinin üzerine bıraktım. Odadan çıkarak cam kenarındaki koltuğa oturarak kahvemi içtim. Cebimdeki telefon titreyince arayanın kim olduğuna baktım. Annem arıyordu. Açarak kulağıma yerleştirdim. 'Alo afran hemen gelmen lazım kardeşinle baban girdi yine bir birine' kahvemi bırakarak 'tamam' drdim sadece. Bunların bitmeyen kavgaları yormuştu beni. Ahh kız kardeşim babamla bir türlü anlaşamıyordu. Evden çıkarak arabama bindim.

Yarım saatin sonunda eve geldiğimde korumalar kapıyı açtı. Arabayı bahçeye park ederek indim. Konağa yürüyerek hizmetlilerin açtığı kapıdan içeri girdim. Oturma odasından sesler geldiğinde oraya yöneldim. Annem yanıma gelerek 'hah afran ayır şunları yine başladılar' 'şimdi ne için' diye sorduğumda ne için kavga ediyolar diye sordum. 'Bilmiyorum ki oğlum aşağı indiğimde bi baktım yine girmişler bir birlerine' kız kardeşim beni gördüğünde 'abi ya babama birşey söylesene tam 1saat'dir dışarı çıkmama izin vermiyor' şimdi malum oldu neden böyle oldukları. 'Ekim geç otur şuraya benim asabımı bozma' babamın ekime sert tavrına sinirlenip ekimi elinden tutarak çıkardım salondan. 'Kızım biliyorsun yaptığın şeyler için izin vermeyecek neden direniyorsun? Bir günde çıkmayı ver işte' ekim kaşlarını çatarak sinirli gözlerle bana baktığında 'of sende mi abi?' Hızla yanımdan çekip gittiğinde bende içeri girdim.

(Aslının ağzından)

Gözlerim yavaştan açıldığında kafam çok fazla ağrıyor ve üşüyordum. Tanıdık gelmeyen odayla bakıştığımda yavaşca kalktım yatakdan. Bu sefer hırsla başıma giren ağrıyla biraz bekledim. Komidinin üstünde not gördüğümde içecek ve ilaçta gördüm. Notu alarak okudum. 'Meyve suyunu iç, aynı zamanda ilacıda. Evde olmadığımı görürsen bekle beni bir yere gitme' demek burası afranın odasıydı. Aynı zamanda eviydide. İlacı alarak içeceğimide içtim. Odadan çıkarak. Önümde birsürü merdiven vardı. Odaları gezdiğimde iki oda kilitliydi. Meraklanmıştım ama karıştırmadımda. Bazı odalar misafir odasıydı. Uzun holü bitirdiğimde sol köşemde merdiven sağ köşemde asansör vardı. Ev kaç katlıydı ki? Asansöre binerek evin 4katlı olduğunu anladım. 1kata indiğimde salona geleceğimi zan etmiştim. Ama burası spor odasıydı. Sırf spor için hazırlanan bir alandı. Yeniden asansöre bindiğimde 3cü kata bastım. 3cü kat mutfaktı beyaz ve siyah mermerle döşenmiş büyük alanlı mutfak vardı. Asansöre binerek 2ci kata bastım. Sonunda salona gelmiştim. Burdada mutfak vardı. İki kapıda vardı. Birisi banyo birisi ise konuşma alanı gibi bir yerdi. Oturma odasına geçtiğimde küçük masanın üstünde kahve gördüm. Afran bırakmış gitmiş demek ki. Kahveyi alarak mutfağa bıraktım. Denize bakan büyük cama doğru yürüdüm. Ayaklarım soğuk zemine değdiği için çok üşüyordum. Camdan denizi seyr ettiğimde birisi omuzlarımın üstüne pike örtmüştü. Arkamı döndüğümde afranı gördüm. Çatılı kaşları sert duran yüzüyle oldukca yakışıklı duruyordu. 'Korkuttum mu?' Başımı aşağı eğerek güldüğümde 'amacın bu değil mi zaten' kaşları havaya kalktığında 'değil küçük hanım' dudaklarımı bükerek haklısın konumunu verdim ona. 'Üşüyormusun?' Pikeyi biraz daha sıktığımda beyazlaşmış ellerime baktı. 'Biraz' dediğimde yandaki şömineyi kumandayla yaktı. 'Hadi gel ısınırsın şimdi' koltuğa oturduğumuzda 'seni neden yine oraya getirdiler' diye sorduğunda olanları düşündüm. Aklıma kaan geldi. Bacağını tutarak yerde yatıyordu. 'Şirketdeyken arama geldi gelmezsen kaanın mezarını görürsün. 6milyon getir dediler. Ha birde polise haber verirsen defneyi göremezsin. Gitdiğimde kaanı bağlamıştılar. Parayı verdiğimde kaanı çözdüler ama sonra hepsi gülmeye başladı. Beni bağladılar ve' dedim yutkunarak oda kaşları çatıkbir şekilde devam etmemi bekliyordu. Onu çok bekletmeden 've beni öldürüp yakarak yok edeceklerini söylediler' afranın gözleri sinirle belerirken onu sakinleştirmem gerektiğini düşündüm. 'Ama sen geldin birşey yapmadılar' dediğimde yumuşamıştı bakışları. 'Birdaha sana asla böyle birşey yapmayacaklar. Sayende hepsini çökertdik' dediğinde şaşırmıştım.benim sayemdemi? 'Gerçekten mi? Benim sayemdemi?' Kafasını aşağı yukarı salladığında. Kömür siyahı gözlerinde takıldım. Pikeyi üzerimden atarak kalktım. 'Ben eve gitsem iyi olucak' dediğimde oda kalktı. 'Aslında kalsan iyi olur çünki defnede evde değil' endişelenmiştim. 'Defne nerde?' Şaşkınlıka sorduğum soruyla afran gülümseyerek 'telaşlanma iyi. Arkadaşıyla kendi otelindeler parti vericeklermiş' dediğinde içim rahatladı. Yeniden kalktığım yerime oturdum. 'Acıktın mı? Birşeyler hazırlayayım?' Aç olduğumu afranın sorusuyla hatırladım. Sabahda iyi yememiştim. 'Hazırlayalım yardım ederim hemde kafam karışır' dedim başını salladığında mutfağa gitdik. 'Ne yapacağız?' Diye sorduğumda 'sen salata yap bende balıkları fırına atayım yanınada pilav yapalım' dediğinde 'tamam sen sadece malzemelerin yerini göster'

Dolaplardan çıkardığım sebzeleri ince ince doğruyordum. Bıçak çok keskin olduğu için dikkat ediyordum. Afranda balıkları yıkıyor eldivenle balıkların pullarını ve içini temizliyordu. Bu işten anlıyordu. Sebzeleri doğradığımda. Üstüne sos dökmek için ağzı kapalı hiç açılmamış şişeyi aldım. Ambalajını açtım ama kapağını bir türlü açamıyordum. Arkamda hiss ettiğim nefesle afran olduğunu anladım. Kendini bana dayayarak onu hiss etmeme sepeb oldu. Yuvasında kabarmış erkekliği kontrölmü bozuyordu. Elimdeki şişeyi alarak hala arkamdan ayrılmayarak çekmeceden çıkartdığı aletle şişenin kapağını açtı. Arkamı döndüğümde yüzünü görmek için başımı yukarı kaldırdım. Sertleşmiş vücudu sanki beni eziyordu. 'Teşekkür ederim' dedim nefes aldığımı unutarak derin nefes alarak ellerini sehpaya koyarak benimle eşit boya geldi. 'Rica ederim küçük hanım' yeniden işinin başına döndüğünde bende salatayı bitirmiştim. Sıra pilava geldiğinde yıkamış süzmüş ve kaynayan suyunu içine dökmüştüm. 20dakika sonra hazır olan pilav ve balığı masaya dizdik. Salatayıda koyarak kaşık ve çatal tabak bıraktım. Kırmızı şerapıda koyduğumda afran bardak getirmişti. 'Seviyorsun galiba' sandelyeye oturarak 'evet güzel geliyor' dedim. Şerabl önce bana sonra kendine dökerek 'afiyet olsun' dedi. Gülümseyip büyük açlıkla önce salatadan başladım. Gerçekten güzel yapmıştım.



Yemekleri bitirmiş masayı toplamıştık. Salonda oturmuş bilgisayarıyla ilgilenen afranı inceliyordum. Çok sert görünüşü olsa bile içi öyle değildi. Acaba ablası ve ya abisi varmıydı? 'Neden öyle bakıyorsun' bilgisayarını kapatarak gözlerini bana çevirdi. 'Bakmıyorum' dedim kısaca. 'Tamam öyle olsun' önüme döndüğümde ellerimle oynamaya başladım. 'Annen ve ya baban varmı?' Sorduğu soruyla donup kalmıştı. Sadece tırnaklarımın kenarına çıkan etleri didip didip kanatıyordum. 'Anladım' dedi sadece. İçimde fırtınalar kopuyordu. Yangın yeriydi kalbim. Kimsesizmiydim ben? 'Peki senin?' Dedim ona bakarak. Ayağını birini diğer ayağını üstüne atarak 'evet annem babam hatta bir kız kardeşim birde erkek kardeşim var' ne güzel. Yalnız değildi. Onlar olmasına rağmen neden yalnız yaşıyordu. 'Peki neden yalnız yaşıyorsun' merakla sorduğum soruyla 'yalnız yaşamıyorum. Eğer burayı diyorsan bu evi ileride evlenirsem kadınımla yaşamak için yaptım' dedi. Evlenmek fikri vardı yani. 'Peki kaç yaşındasın afran?' Çok soru sormamıştım bence . '34yaşımdayım sen kaç yaşındasın aslı?' Sorumun aynısını sorduğunda '24oldum bu yakında' tam 10yaş büyüktü benden. 'Neden evlenmedin peki 34yaşındasın çoktan evlenmen gerekti' gülümseyerek elleriyle kırışmış alnını ovdu. 'Diyelim ki bana uyan bir kadın olmadı. Ama galiba buldum' dedi beni şaşırtarak. Hayatında birisimi vardı? 'Anladım' dedim sadece. Hayatında birisi varsa benim burada durmam çok yalnıştı. Ayağa kalkarak 'ben gideyim rahatsızlık vermeyeyim sana. Herşey için teşekkür ederim afran' gülümseyerek arkamı döndüm. Ve çıkış kapısı olduğunu sandığım kapıya yöneldim. Açılmayınca afran arkamda durmuş yine o halini almış başını eğerek korkutucu gülümsemesiyle bakıyordu bana. 'Nereye? Gide bilirsin demedim' söylediği söz beni korkutmuştu. Bir adım ileri gittiğimde sırtım soğuk kapıya yapışmıştı. 'Anlamadım?' Dedim kaşlarımı çatarak. İki adımda dibime girerek 'sana gide bilirsin demedim' 'ben izin istemedim gideceğimi söyledim' başını aşağı eğerek güldü. 'Beni korkutuyorsun kes şu saçmalığı' başını eğerek saçlarımın arasına yerleşti. Kokumu içine çekerek. 'Korkmana gerek yok. Ben senin yanında olduğum sürecte korkma' dedi. İzini bırakmış yerinden ayrılarak. Yüzüme yaklaştı. 'Gitmek istiyorum afran' beni umursamayarak dahada yaklaştı. Dudaklarıma bastırdı o yangın ateşi olan dudaklarını. Koptu içimde yeniden fırtınalar. Aldı yüreğimi yeni bildiğim hissler. Kapatdım gözlerimi yapamadım birşey. Öylece öpmesini istedim.

AŞIK MAFYA  -(18+)-Where stories live. Discover now