27. Bölüm

363 42 8
                                    

27. B Ö L Ü M
"Fare köşeye sıkıştığında ve etrafını aç yılanlar sardığında, hissettiği o çaresizliği şu anda yaşıyor gibisin... Yılanlar tarafından yenmek üzeresin, biraz önceki rahatlığından eser yok. Bu da bir tesadüf sayılır mı yoksa kaderin oyunlarından biri mi sadece?"

 Bu da bir tesadüf sayılır mı yoksa kaderin oyunlarından biri mi sadece?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karanlık, dolambaçlı sokak, gerisinde kalan Diagon Yolu'nun aksine oldukça kasvetli ve uğursuzdu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karanlık, dolambaçlı sokak, gerisinde kalan Diagon Yolu'nun aksine oldukça kasvetli ve uğursuzdu. Yan yana sıralanmış, tuhaf nesneler ve gereçler satan dükkanların yanı sıra etrafta dolaşan cadı ve büyücüler şüphe uyandıran bir tuhaflık ifadesine sahiplerdi. Dar sokak boyunca ilerleyen sarışın cadı, buraya uymayacak kadar parlaktı. İçlerinden baktığı dükkanların camında, büzülmüş kafatasları ve zehirli mumlar gibi tuhaf nesneleri inceliyordu.

Sonunda varmak istediği noktaya ulaştığında kapıyı iterek gıcırtlı bir sesin tüm dükkan boyunca yayılmasını sağladı. Loş ve küçük bir antika dükkânıydı burası. İlerideki taş şömine yanmıyordu, oldukça tozluydu. Şömineyi ilk gördüğü an onun bir Uçuç tozu ile seyahat edilen bir ulaşım yeri olduğunu anladı.

"Ah, kimleri görüyorum?" Duyduğu yaşlı, hırıltılı sesle başını o yöne çevirdi ve dudaklarına sahte bir gülümseme ekledi.

"Merhaba, Bay Burke," diye yumuşak sesiyle konuştuğunda Bay Burke, bir oltanın ucunu kapan balık gibi elini kaptığında ince dudaklarını parmaklarının üzerinde dokundurdu.

"Hoş heldiniz, Leydi Zabala." dedi elini nazikçe bırakırken. "Sizi burada görmek bir onurdur. Eğer Bay Riddle'a baktıysanız, korkarım ki burada değil."

"Oh, öyle mi?" dedi şaşırmış gibi yaparak. "Peki ne zaman gelir? Onu görmem gerekiyor."

"Aman, boş verin onu canım." dedi Bay Burke ve elini, onu takip etmesi için salladı. "Gelin şöyle oturun. Çayım sıcak, içmedim ve size buyurabilirim. Sonuçta buraya her gün gelmiyorsunuz ya."

Dudaklarına ince bir gülümseme ekledi. "Ne kadar kibarsınız." Bay Burke'un onun için çektiği tabureye oturdu ve sehpanın üzerindeki çay fincanına tiksinti dolu bir bakış attı. "Ne yazık ki midem bir şeyler kabul etmeyecek kadar rahatsız. Bir sonraki sefere, Bay Burke."

CROWN OF DARKNESSWhere stories live. Discover now