35

174 15 33
                                    

Yusuf's POV

Pazartesiydi. Stajdan çıkmış ve yurda gelip duş almamın üzerinden yirmi dakika geçmişti. Telefonumdan şarkı açmış uyuşuk bir şekilde hazırlanıyordum.

Haftasonu bahsettiğimiz Çağan Şengül konserine gidecektik. Masamın üstündeki biletlere gözüm kaydığında istemsiz bir şekilde gülümsedim. Konseri öğrendiğim an harçlığımı düşünmeden almıştım biletleri. İlk defa fiyatına bakmadan aldığım şeylerdi ama Serkan için değerdi bu.

Öte yandan ilişkimize bir adım daha atarız diye düşünerek almıştım ancak Serkan'ın seksten sonraki ani teklifi bunu değiştirmişti. Ciddi olduğunun farkındaydım tabii ki...

Sevgiliydik.

Bunu dile getirmek kalbimin hızını arttırmaya yettiğinde derin nefes almıştım. Nasıl diyordum, nasıl bu kadar çabuk beni kendine alıştırdı? Komodin üzerine kuruması için bıraktığım güllere baktım. Unutmaması ve bana güllerle gelmesi benim için unutulmayacak bir jestti.

Dövme yaptırmam için birilerini bulması ve yanımda olmasına ne diyebilirdim ki? En önemlisi benim için randevu alması ve bunu benim için yapması.

Hissediyordum. Bana cidden değer verdiğini. Ancak ben onu kendime bağladığımı hiç fark etmemiştim. Çünkü ona verecek pek bir şeyim yoktu. O bana çoğu şeyi sunarken benim ona sunacak şeyim sınırlıydı. Aramızdaki yaş ve statü farkından ötürü onunla aynı seviyede değildim.

Ama o bunu sorun etmiyordu. Sevgini versen yeter diyordu. Ben de bu kartımı sonuna kadar açık kullanıyordum. Onun sevdiğimi, değer verdiğimi hatta aşık olduğumu iliklerine kadar hissetsin istiyordum.

Tıpkı benim hissettiğim gibi.

Bulutlar üzerinde gibi hissetmek belki de böyle bir şeydi. Tam olarak nasıldı bilmiyorum ama Serkan'ın bana olan davranışları cidden kendimi sevmeme ve hafif hissetmeme sebep oluyordu. Bana iyi geldiğini asla inkar edemezdim.

Telefonum çaldığında düşüncelerime ara verdim. Serkan arıyordu ve yine yüzümde aynı ifade belirdi. Aptal gülümseme...

"Alo?" Neşeli bir şekilde açtığımda kıkırdama sesi duydum önce. Ardından o çok beğendiğim ses doldu kulaklarıma.

"Hazır mısın bebeğim?"

"Hazır sayılırım. Sen geldin mi?"

"Kapıdayım."

Oturduğum yerden kalkıp yatağın üstündeki ceketi aldım elime. "Beş dakikaya yanındayım," deyip kapattım ve deri ceketi kollarımdan geçirdim. Son kez saçlarımı düzelttikten sonra parfümümü de sıktım ve telefonumu alarak aşağı indim.

Dakikalar içinde kapının önündeki siyah spor arabaya vardığımda yüzümdeki gülümseme ile ön kapıyı açtım ve eğilip içeri baktım. Serkan'ın telefondaki yüzü bana döndü ve kocaman gülümseyerek baktı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum," koltuğa yerleşip kapıyı kapattıktan sonra ona dönmeden kemeri aldım ellerim arasına. Takmak için yana döndüğümde hemen dibimdeki yüzü girdi görüş açıma.

Araba zaten buram buram o kokuyordu bir de dibime girmişti. Kemeri taktıktan sonra derin nefes alıp başımı iki yana salladım görüş açıma giren saçlarım yüzünden.

Hala geri çekilmemiş ve beni izliyordu. "Çok güzel kokuyorsun."

Gülümsedim, "sen de çok güzel kokuyorsun. Arabaya sinmiş kokun her yer sen kokuyor." Burnumu burnuna sürtüp konuştuğumda derin nefes aldı. Birkaç saniye sonra geri çekilip gülümsedi.

k. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin