26

230 19 50
                                    

merhaba🤏🏻🥹
üç gündür düşüne düşüne anca tamamladığım bölümü artık salayım dedim özlediniz mi🥺🥺🥺 ben sizi özledim 🥺🥺💝💖🤏🏻🥹💖
--

Yusuf's POV

Sınıfta oturuyordum. Sınıf derken amfiden bahsediyorum. Yani çok büyük değil ama sınıf kadar da küçük değil. Yukarılara çıkıp arkada kimsenin oturmadığı sıraya yerleşmiştim. Geç kalan hocanın artık gelmesi için dualar edecektim. Sabır kalmamıştı çünkü.

Hastalığımın üstünden iki gün geçmişti ve cumadaydık. Bebek gibi nazlatılıp şımartılmam üzerine iyileşmiştim elbette. Uzun zamandır da bu kadar iyi hissetmediğim için ruhsal olarak da iyi gelmişti bu birkaç gün. Cidden, hepsine minnettardım.

Bugün bütün dersleri koydukları gündü ve çok yoğundu. Şimdi de son dersteydik. Allah'ın cezası hocamız gelirse işleyip gidecektik ama gelmiyordu.

Öndeki birkaç arkadaş grubu kendi halinde konuşup büyük kahkahalar atarken yüzümü buruşturup başımı sıraya yasladım. Koca sınıfta bir tane bile arkadaşımın olmaması üzücüydü. Gidemediğim günün notlarını bile isteyemiyordum. Her şeyi geçtim günaydın dememe bile cevap gelmiyordu.

Geçen sene her bir zorbalığı yaşamıştım. Bu sene sadece garip bakışlar ve uzaktan hakkımda konuşmalarla geçiyordu.

Üniversite hayatımı hiç böyle düşünmemiştim.

Birden herkesin yüksek sesle konuştuğunu duyup başımı kaldırdım. Herkes yerinde toplanıyordu. Onlara sorup cevap alamayacağım için telefonumu elime alıp grup sohbetine girdim.

Hoca dersi iptal etmişti. Yarım saat sonra bunu yazması çok yardımcı olmuştu gerçekten.

Oflayıp yerimde doğruldum. Herkes gibi hazırlanırken sınıftaki ses azalmıştı. Umursamadan çantamı topladım ve montumu üzerime geçirip önüme döndüm.

Neye sustuklarını anlamıştım. Çağan buradaydı.

Garip bakışlarla ona baktığımı zor fark etmişti. En öndeki sıradan etrafı süzüyordu. En sonunda beni bulup yüzündeki kocaman gülümseme ile yukarı adımlamaya başladı. Ben de çantamı omzuma geçirip sıradan çıktım ve aşağı inmeye başladım.

Karşı karşıya kaldığımızda hafif başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Ne işin var burada?"

"Beraber geçelim dedim. Belki yemek yeriz aç mısın?" diye sorduğunda kafamı salladım. Bana gülümseyip elini omzuma attı ve beraber aşağı inmeye başladık.

Hilal ve arkadaşları gözüme takıldığında bana olan bakışlarını da görmüştüm. Aşağılayan ve kızgın bakışlarından kaçmanın yolu yoktu. Sadece onlara bakmayı kesip kapının çıkışına ilerledim. Çağan da benimle konuşuyordu, kısa kısa cevaplar veriyordum.

"Arasaydın ya niye buraya kadar yoruldun?" Sınıftan çıkınca sormuştum. Bana bakıp omuz silkti.

"Kötü mü yaptım? Benimle gözükmek istemiyorsan söyle yani," sahte bir alınganlıkla konuşuyordu. Ona göz devirip karnına dirseğimle vurdum.

"Saçmalama. Teşekkür ederim geldiğin için," dediğimde mırıldanıp eliyle saçlarımı karıştırdı.

Binadan çıkıp kampüste yürümeye başladığımızda telefonum çalmıştı. Sohbet etmeye ara verip telefonuma döndüm. Arayanı görmemle oluşan sırıtmama da engel olamamıştım.

k. Where stories live. Discover now